Paylaş
New York Mount Sinai Icahn Tıp Fakültesi’nde çalışmalarını sürdüren, çevre ve üreme epidemiyolojisi alanında uzman Dr. Swan 'Count Down (Geriye Sayım)' adlı kitabında bu çarpıcı öngörüyü birçok araştırma ve istatistiğe dayandırmış. Swan’a göre, bu durumun ardında insanların eskiye oranla daha çok kimyasala maruz kalması ve sağlıksız yaşam alışkanlıkları var. Aslında bu son derece akla yatkın bir tez: Modern dünya insanı kimyasallarla, radyasyonla, hava kirliliğiyle, sağlıksız beslenmeyle, aşırı stresle, iklim değişikliğinin artık giderek daha hissedilebilir hale gelen etkileriyle boğuşuyor. Bu boğuşma birçok rahatsızlığı da ortaya çıkarıyor. Erkek infertilitesi de bunlardan bir tanesi!
Peki, 25 yıl içinde gerçekten de erkeklerde sperm sayısı sıfırlanır mı? Sıfırlanırsa ne olur? Bunun önüne geçilebilir mi? Bizler androloji ve üroloji uzmanları olarak bu konuda neler yapabiliriz?
Kafamda deli sorular…
Yepyeni bir küresel krizimiz oldu: Kısırlık problemi!
İklim krizi, gıda krizi gibi küresel tehdit olarak kabul edilen tehlikeler arasına artık doğurganlık krizi de girdi. Sperm sayısında yaşanan düşüklük ve cinsel yaşamdaki bazı değişimler, uzmanları bu alanda daha ayrıntılı incelemeler yapmaya itiyor. Dr. Swan’ın son kitabındaki bilgilere şöylece bir göz atalım:
1973-2011 yılları arasında sperm sayısının yüzde 59 oranında düştüğü, bu tahminlere göre 2045 yılında sperm sayısının sıfıra ineceği görüşü paylaşılmış. Modern dünya insanın fazla kimyasala maruz kalmasının doğurganlığı tehdit ettiği; insanın nesli tükenmekte olan bir tür haline gelebileceğine dikkat çekilmiş.
İnsan neslinin tükenebileceği iddiası kulağa ütopik gelse de ne yazık ki imkansız değil!
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kadın başına düşen doğum oranı son 50 yıl içerisinde neredeyse yarı yarıya azaldı. Öte yandan erkek kısırlığı da korkutucu bir gerçek olarak masamızda duruyor. Gebe kalma süresi her geçen yıl biraz daha uzarken bu durum hiç de azımsanmayacak bir oranda erkeklerden kaynaklanıyor.
Peki, düşük sayıda sperm sorunu nedir, nelere yol açar, nasıl tedavi edilir; kısaca açıklayalım.
15 milyon sınırına dikkat
Düşük sperm sayısı, boşalma sırasında gelen menideki sperm sayısının normalden az olması demektir. Oligospermi olarak da adlandırılan bu durum için 15 milyon rakamı sınır kabul edilir. Yani meni içerisindeki sperm sayısı 'mililitrede 15 milyondan az ise' düşük sperm sorunu yaşıyorsunuz demektir. Düşük sperm sayısı, yumurtanın döllenme ihtimalini ve dolayısıyla hamilelik ihtimalini azaltır ama baba olmaya tamamen de engel değildir.
Sperm kalitesini azaltan nedenler ise çok çeşitlidir:
•Testislerdeki toplardamarlarda meydana gelen genişleme olarak tanımlayabileceğimiz varikosel hastalığı,
•Prostatta iltihaba yol açabilecek enfeksiyonlar,
•Diyabet, obezite gibi hastalıklar,
•Bazı kullanılan ilaçlar,
•Geri boşalma sorunu,
•İnmemiş testis problemi,
•Hormonal sorunlar,
•Geçirilen ameliyatlar,
•Genetik faktörler,
•Sertleşme problemi ve erken boşalma gibi cinsel işlev bozuklukları,
•Alkol, sigara, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar,
•Aşırı stres,
Bunlara ek olarak, endüstriyel kimyasallara ve ağır metallere maruz kalmak gibi çevresel faktörlerin de sperm üretiminde sayı ve kaliteyi olumsuz etkilediği, tüm otoriteler tarafından kabul edilen bir gerçektir.
Sebebe yönelik tedavi gerekli
Düşük sperm sayısı tedavisinde sorunun kaynağına bağlı olarak cerrahi müdahale, enfeksiyon tedavisi veya hormon tedavisi gibi alternatifler kullanılabilir. Fazla kilolardan ve kötü alışkanlıklardan kurtulma, vitamin takviyeleri, düzenli ve dengeli beslenme, spor yapma, düzenli cinsel ilişkiye girme gibi yaşam biçimi değişiklikleri de sperm sayısını artırmada oldukça faydalıdır. Pozitif değişimlerin sonuca ulaşması kişiden kişiye değişkendir ve iyi sonuç alınması biraz zaman alabilir. Yakalanan kaliteyi korumak için testisleri sıcaktan uzak tutmak, kilo ve beslenme kontrolünü sürdürmek, stresten uzak durmak, sigarayı bırakmak ve vücudu kimyasallardan korumak da büyük önem taşıyor.
Yani özetle; erkeklerde 2045’e kadar sperm sayısının sıfırlanmaması için önerebileceğimiz birçok yaşam tarzı değişikliği ve uygulayabileceğimiz alternatifli bir tedavi listesi şu an elimizde. Yeter ki hastalarımız bize danışarak tedavi olmayı istesinler.
Paylaş