Paylaş
Ayşe daha 9 yaşındaydı. Haftanın her günü annesinin kendisi için seçtiği aktivitelere gidiyordu. İki gün tenise, üç gün piyano, yüzme, satranç ve dil kurslarına gidiyordu. Bunların arasında sadece yüzmeyi gerçekten seviyordu. Hayallerinde ise bale kursuna gitmek vardı, fakat anne ve babası izin vermemişti, kızları için en faydalı eğitimlerin onun için seçtikleri bu eğitimler olduklarını düşünüyorlardı. Ayşe de ailesinin tepkisiyle karşılaşmamak için pek ses çıkarmıyordu. Baleyi sevdiğini söylediğinde annesi, Ayşe’den bir yaş küçük olan teyzesinin kızının aynı eğitimleri aldığını, ondan bir yaş küçük olmasına rağmen kendisinden daha ileride ve başarılı olduğunu söylüyordu. Bak o hiç baleyi gibi şeyler istiyor mu diyordu annesi. Ayşe hafta sonlarında çoğunlukla evde olur, İpad’iyle zaman geçirirdi, babası gazetesiyle annesi de telefonuyla ilgilenirdi. Sokak ise Ayşe için çok tehlikeliydi, annesi çok endişeli olduğundan Ayşe’nin güvenlikli sitelerinin bahçesinde bile oynamasına izin vermezdi. Dışarıda başına neler gelebileceğini anlatırdı. Anne ve babası geçmişte yapamadıkları her şeyi Ayşe’nin yapabilmesini umuyorlardı. Kızları onlar için çok değerliydi. Peki Ayşe mutlu muydu ya da yetkin ve etkin bir birey olabilecek miydi?
Çocuklarımız bizim en kıymetli varlıklarımız. Onları iyi yetiştirmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ama bazen istemeden hatalar yapıyor ve en değerli varlıklarımıza zarar verebiliyoruz. İyi ebeveyn olmak konusunda bir sürü yol gösterici kitap ve makale bulmak mümkün. Ama bunlar yine de ortak bazı hataların yapılmasına engel olmuyor. Peki nedir bu en çok yaptığımız hatalar?
Ailelerin en çok yaptığı hatalardan biri, çocuklarını çok iyi tanıdıklarını farz etmeleri, neleri seveceklerini, hangi alanlara yönelmeleri gerektiğini ve hangi konularda başarılı olacaklarını çocuklarından çok daha iyi bildiklerini düşünmeleridir. Doğduğu andan itibaren çocuklarınızın gideceği okulun, yapacağı sporların, hatta seçeceği mesleğin hayalini kurup ona göre yönlendirmek onların mutsuz ve başarısız olmasına yol açacaktır. Aslında kızınız ya da oğlunuz fiziksel olarak size çok benzeyebilir ama kişiliği sizden tamamen farklı olabilir. Ya da sizin tasarladığınızdan daha farklı mesleki ilgi alanları ve uğraşları edinmek isteyebilir.
Çok kaygılı ebeveynler çocukların yerine her şeyi yaparak onları koruyacaklarını düşünürler. Her an başına bir şey geleceği korkusuyla aşırı korumacı olurlar. Endişeli olmak ve bunu çocuğunuza yansıtmak onu tehlikeden korumaz, aksine çocuğunuzun da kaygılı, çekimser ve geleceğe dair güvensiz bir birey olmasına neden olur. Sürekli onu yapma, bunu yapma diyerek engellenen bir çocuğun özgüvenli ve faydalı bir kişi olma olasılığı azdır. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar aşırı kaygılı, bağımlı, bencil, çekimser, özgüven sorunları yaşayan bireyler olacaktır.
Çok yüksek ya da düşük beklentiler çocuğun duygusal gelişimini olumsuz etkileyerek olası çatışmayı artırabilir. İlk doğduğu andan itibaren zeki çocuk, sosyal çocuk veya akıllı çocuk olarak etiketlemek çocukların becerilerini kısıtlama potansiyeli taşır. İlk çocuğum çok zeki ama ikincisi çok arkadaş canlısı ve tembel diyerek etiketlemek, çocukta başarısızlığa sebep olabilir. Her çocukta olumlu ve olumsuz özellikler vardır, önemli olan çocuğunuzun iyi olan taraflarını vurgulayacak mesajlar iletmek, kendi beklenti ve etiketlerinizi mümkün olduğunca sınırlamak.
Ebeveynlerin olaylar karşısında birbirinden farklı ve kendi içlerinde tutarsız tepkileri çocuğun sınır sorunu yaşamasına neden olabilir. Çocuk kendi davranışları karşısında farklı geri bildirimler aldığı için nasıl davranması gerekeceğini öğrenemez. Böylelikle uyum sorunları yaşayan, kişilik yapıları değişkenlik gösteren, davranışlarını karşısındakinin ruh haline ve tavırlarına göre ayarlayan bireyler haline dönüşürler.
Özellikle mükemmeliyetçi aile yapısının son yıllarda giderek arttığını görüyoruz. Çocuklarının en iyi ve en başarılı olmasını isteyen ve çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslayan aşırı beklenti içindeki aileler, farkında olmadan çocuklarına çok fazla zarar verir. Aşırı beklenti çocuğu isyankar, sevgisiz, hayattan hiç keyif almayan, aşırı hırslı, takıntılı, memnuniyetsiz ve depresyona yatkın kişilere dönüştürebilir. Ayrıca yine bunun bir kolu olan, çocuğun gereksinimine önem vermeyen, duygularını ifade etmesine izin vermeyen, evin içinde askeri disiplin şeklinde kurallar uygulayan otoriter aileler de çocuğa çok fazla zarar vermektedir. Bu tarz aileler ancak kendi istedikleri gibi davranırsa çocuklarına sevgi gösterir. Bu durumdaki çocuklar iki uçta eğilim gösterebilir, ya aşırı asi, agresif ve şiddet eğilimi gösteren ya da pasif, kendine güvensiz, hayır diyemeyen, duygu ve düşüncelerini ifade edemeyen bireyler haline gelirler.
Tabii ki mükemmel ebeveyn olmak diye bir şey yok, ama yukarıda belirttiğim 5 hata çocuklarınızın ileride başarılı, etkin ve sağlıklı bireyler olmasını engelleyebilir. Anne ve babanın çocuğa verdiği eğitim okulda verilenden çok daha önemli. Siz de çocuğunuzun gelişim sürecinde bazı hataları ya da yanlış tutumları sık tekrarladığınızı düşünüyorsanız mutlaka bir uzmandan yardım alın.
Paylaş