Paylaş
Aile mahkemesi hâkimi, kanundaki velayet şartlarının oluşup oluşmadığına bakar. Ülkemizde genelde velayet anneye verilse de bazı vakalar da babalar da tam velayeti almaktadır. Yapılan yargılamada çocuğun menfaatleri nazara alınarak karar verilmektedir. Bu karara etki eden hususlar arasında anne ve babanın iradeleri yer alsa da asıl olan çocuğun yüksek yararı olup bu yararda çocuğun yetiştirilmesi, refahı, geleceği, sevgi ve ilgi ihtiyacı bulunmaktadır. Ebeveynlerin ekonomik şartları, müşterek çocukla kurdukları kişisel ilişkinin boyutu, yargılamada sunulan deliller arasında dinlenen tanıklar ve uzman bir pedagog eşliğinde çocuğun alınan beyanı sonucunda hâkim velayeti kime vereceğini belirler.
Mahkemeler yargılama başlamadan önce geçici velayet durumuna karar verirler. Genelde geçici velayet anneye verilir çünkü annenin çocukla ilişkisinin daha iyi olduğu kanaatine varılır. Özellikle yaş küçüklüğü durumunda hâkim dosyayı incelemeden direk geçici velayeti anneye vermektedir. Ancak geçici velayet tam velayet anlamına gelmemektedir. Yargılama bittikten sonra verilen nihai karar sonucunda çocuğun kime verileceği belirlenir. Annenin çocuğu istemediği durumlarda velayet anneye verilmez babaya verilir. Annenin akıl hastası olması, fiil ehliyeti bulunmaması, çocuğa karşı şiddet uygulaması, kötü alışkanlıkları olması gibi durumlarda hakim velayeti anneye vermemektedir.
Çocuğun yaşının küçük olması, çocuğun velayetinin annede olması gerektiği algısını oluşturmaktadır. Oysa yaş küçüklüğünde belirli yaş dönemlerini dikkate almak gerekmektedir. Örneğin 0-3 yaş arasında olan çocukların velayeti geçici olarak anneye verilmektedir. Babanın o yaştaki bir çocuğa bakamayacağı ve tehlike arz edebileceği düşünülüyorsa tam velayet anneye verilmektedir. 3-7 yaş arası çocuklarda çocuğun annenin bakım ve şefkatine daha az ihtiyaç duyduğu kabul edilmekte ve bu durumda velayet babaya da verilmektedir. Çocuk okul çağına gelmişse, bu hususta tarafların çocuğun eğitimine imkan sağlama potansiyeli göz önünde bulundurulur. Yani hangi ebeveyn okul çağındaki çocuğa daha iyi bir eğitim imkânı sağlayacaksa ve çocukla da arası iyiyse velayeti alabilir. Çocuğun yaşı baz alındığında tarafların imkân sağlayabilmesi hakimin kanaat oluşturmasında yardımcı olmaktadır.
Çocuğun cinsiyetinin boşanma yargılamasında önem arz etmesinin sebebi cinsiyete göre çocukların davranış şekillerinin farklılık göstermesinden kaynaklanmaktadır. Kız çocuklarının boşanmada daha hassas olacağı düşünülürken erkek çocuklarının boşanmadan pek etkilenmeyeceği düşünülmektir. Oysa ki cinsiyet fark etmeksizin tüm çocuklar boşanma evresinden etkilenirler çünkü her çocuk anne ve babasının beraber olmasını ister. Hâkim cinsiyetten çok çocuğun ebeveynle ilişkisine bakmaktadır.
Uygulamada çocuğun düşüncesi yeni yeni sorulmaya başlandı. Çünkü Türkiye Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesine taraf olduğu için kanuni uygulamalarda çocuğun yüksek yararı gözetiliyor artık. Özelikle Yargıtay verdiği emsal kararla velayet davalarını yeni bir boyuta taşıdı. Merci, idrak gücüne sahip 8 yaş ve üstü çocukların kendisini ifade edebileceğini, velayet davasında çocuğa fikri sorulması gerektiğine hükmetti. Uzman pedagog, çocuğa ulaşabileceği araçlarla çocuğun annesini mi yoksa babasını mı istediğini raporlayarak mahkemeye sunacak.
Dava sonucunda ebeveynin kendisine verilen velayet hakkını kötüye kullandığı ya da velayet görevini yerine getirmediği ispat edildiği takdirde velayet kaldırılarak diğer tarafa verilebilir ya da her iki tarafa da bırakılmayarak çocuğa vasi atanabilir. Çocuğun diğer aile büyüklerine -anneanne, dede gibi- verilmesi durumu da söz konusu olabilir. Çocuğun ya da velayet hakkını kullanmakta olan ebeveynin ölmesi, velayet altındaki çocuğun 18 yaşını tamamlayarak reşit olması durumlarında da velayet sona ermektedir. Sonuç olarak kanunda belirtilen şartların yerine getirilmemesi, olumsuzlukların baş göstermesi durumunda velayet kaybedilmektedir.
HÜRRİYET AİLE ÖZEL/ Sedef Batı
Paylaş