Paylaş
Bu sene bir çılgınlık yapıp anne-kız tatile çıktık!
Rotamız binlerce insana ev sahipliği yapmasına rağmen, tüm güzelliklerini el değmemiş gibi korumayı başaran İtalya!
Her şey 1 saat içinde oldu bitti... Ofis arkadaşımla (Melin) 'acaba bir yerlere mi gitsek' diye konuşurken kendimizi biletleri almış, hayal kurarken bulduk...
'Oraya gideriz', 'burada fotoğraf çekeriz', 'yanımıza ne alsak’… hooop! gün geldi çattı! Yolcuyuz...
Evliliğimizde 6. yılı bitirmeye hazırlanmamıza rağmen henüz bir gece bile ayrı çatı altında uyumamıştık!
Her şeyin bir ilki varmış, İtalya da bizim ilkimizin sahibi oldu...
Gideceksin... farklı bir kültür göreceksin... Onlarca fotoğraf çekeceksin... Hepsinden öte kızına harika bir çocukluk anısı bırakacaksın, sevinsene!
Olmaz... Vedalardan nefret ederim ve her ne olursa olsun geride kalan için ağlarım ben... Bu yüzden kimseyi terk edememişimdir hayatım boyunca! Neyse bu başka bir konu...
Sabiha Gökçen'dendi uçağımız... Sabah karanlığı düştük yollara... Annem binbir tembih... Babam desen ayrı bir tel. Adamın verdiği ilk nasihat 'çocuğa dikkat et, sandaldan denize falan düşer...' (Bahsettiği yer Venedik)
Ben eşimle, Masal babasıyla vedalaştı... 'Haftaya sizi burada bekliyorum' dedi ha bir de 'binerken ve inince mutlaka haber verin. Her gün arayın, ben aradığımda duyun...'
2,5 saatlik yolcuğunun ardından İtalya'dayız...
İlk durağımız Milano :)
Duamo Katedrali'ni görünce bizim ufaklık şaşırdı 'Anne komacan!'
Etrafı seyrettik, mağazaları gezdik... Ve sanırım dünyanın en güzel pizzasını yedik...
İlk gece biraz sıkıntılıydı, Masal'ı ‘babasız uyuma’ konusunda ikna etmek zor oldu.
Soraki günler sırasıyla Siena, Verona, Ferrara'yı fethettik...
Garda Gölü'nün eşsiz manzarasında kuşlara yem attık...
Toscana'ya düştü yolumuz harika fotoğraflar çektik...
Floransa'da kar vardı :) Üzerine isimlerimizi yazdık...
Venedik çıkarmamız tam bir maceraydı... Hala hatırladıkça güleriz...
Deli bir yağmura yakalandık... Sırılsıklam olmak üzereyken Senegalli seyyar satıcı yetişti imdadıma... Sarı yağmurluk modasına beni de uydurdu!
İspanyol merdivenlerine oturduk, mola verdik.. 'Yemeden dönmeyin' denen çilekli tiramisunun tadına baktık...
Vatikan apayrı bir rüya... Gökyüzünün renkleri en benim diyen ressamı kıskandırır...
Tanımadığımız insanlarla makarna kuyruğunda bekledik.
Klasiktir belki ama Roma ayrı bir yer edindi gönlümüzde... Nevona Meydanı'nın dili olsa da konuşsa!
Gecesiyle, gündüzüyle adım adım dolaştık... Basılmadık bir karış yer bırakmadık hem de!
Bir rivayete göre; Aşk Çeşme'sine para atan hayatının aşkına kavuşurmuş...Başka bir rivayete göre ise, her kim o çeşmeye para atarsa Roma'ya bir daha gelirmiş...
Cebimizdeki bütün bozuklukları 'Roma için' kullandık...
Gezimiz boyunca mükemmel insanlarla tanıştık...
Ezgi, Görkem, Mert, Nergis... Bir de tatil boyunca bize eşlik eden Uğur Bey! Kendisi dünyanın en iyi rehberi olabilir :)
Masal çoğu zaman uyuyup, kendisini bize taşıtmayı tercih etti. O anlarda Melin yetişti imdadıma...
Bir insan yol arkadaşını bu kadar mı doğru seçer?
Ayın 3'te 1'ini İtalya'da geçirdik... Kısa sürede öyle bir alıştık ki, bu kez de 'dönüyoruz' diye üzüldük arkamızda bıraktıklarımızın bizi beklediğini unutup...
Her hafta 2-3 kez fotoğraflara bakıp yaşadıklarımızı konuşuyoruz.
Masal sanki orada doğmuş gibi ağzı açıldığında 'İtalya'ya gidelim ben orayı çok özledim' diyor...
İtiraf edelim biz de biletlere bakmıyor değiliz, 'bir hafta sonu kaçsak mı ne?'
Çocukla tek başınıza tatile çıkmaktan korkmayın... Başlarda biraz gerici olsa da, uykularınız kaçsa da dünyanın en yaşanası şeylerinden biri...
Biz bilmediğimiz bir memlekette, bilmediğim insanların arasında 3 samimi arkadaştık :)
Yeter ki, siz de yol arkadaşınızı doğru seçin...
Masal’ın da dediği gibi "Meyiiiin iyi ki varsın Meyiiiinnn"
Paylaş