Paylaş
Çocuk için, özellikle okul öncesi dönemde en büyük lider anne ve babasıdır. 2 yaş civarında yani çocuğun kendi ihtiyaçlarını giderebilmeye başladığı, kendini sözel olarak da ifade edebilmeye başladığı dönemde ebeveynlerin çocuğa her girişiminde fırsat tanımaları önem taşır. Kimi zaman çocuğun yeni girişimleri karşısında aile çocuğu alkışlar, ödüllendirir. Bu durum çocuk için olağan bir denemenin, liderler tarafından olağanüstü hale getirilmesi olarak yorumlanır.
Onu bir birey olarak görün
Her canlının kendini beslemesi doğaldır. Ağaç, su alabilmek için toprağa kök salar ve onu sırf kök saldığı için kimse alkışlamaz. Her çocuk da, acıktığında yemek yer; tıpkı anne-babasından gördüğü, içinden geldiği gibi ve bunu yaptığı için onu alkışlamak gerekmez. Her insan, konuşma yetisini kazandığında kendisini sözel olarak ifade etmeye çalışır. Çocuk, yeni biri ile karşılaştığında öncelikle gözlem yapmak isteyebilir. Anne-babalar ise bu süreçte çocuğa konuşması yönünde fark etmeden de olsa baskı kurarlar: “Merhaba desene”, çocuk çekimser kaldığında ise “A, bunda utanılacak ne var?” Böylece çocuk, davranışının adının utangaçlık olduğunu öğrenir. Tüm bu süreci anlamlandırmaya çalışırken ise artık çocuk görmezden gelinir ve yetişkinler kendi aralarında durum hakkında konuşmaya başlarlar: “Biraz utangaç, aslında böyle yapmaz, evde cırcır böceği gibidir ama utandı, niye bilmem!” ve çocuk, konuşmanın olağanlığını unutur. Kendisi için liderleri tarafından yapılan tanımı benimser: Utangaç. Zaten tüm dikkat onun üzerindedir, “Ya bekleneni söyleyemezsem, liderlerimin onayını alamazsam’ kaygısı da duyguların arasına ekleniverir. Bir başka olasılık ise; zaten dikkati üzerine çektiğinden, amacına ulaşmış hisseder ve iletişim kurmanın böyle bir şey olduğunu düşünür. Anne babalar her şeye; çocuğun birlikte yaşadıkları bir birey, küçük bir insan olarak görmeye çalışarak başlamalıdır.
Çözüm için ona rehber olun
Çocuk, büyüyüp geliştikçe bir öncekinden daha karmaşık şeyleri merak eder ve deneyimlemek isterler. Onlara fırsat tanımak, deneyimlerine ortam hazırlamak gerekir. Sürahiden bardağa su dökmeye çalışan çocuğa, “aman kırarsın”, “dur dökülür”, “gel, ben sana su vereyim” deyin. Bunun yerine kırılmayacak malzemeden bardak ve ağır olmayan bir sürahi ortaya koyularak, dilediğinde denemesine izin verilmeli. Su döküldüğünde ise; “su döküldü, silmeliyiz, ne yapalım?” diyerek problemi görmesi, çözüm yolunu aramasını sağlamalı. Gerekirse “silmek için peçete ister misin?” diyerek çözüm için rehber olunmalıdır.
Çocuklar yeni denemelerin başında en büyük liderleri anne babalarının tepkilerini ölçmek için onların ifadelerine bakarlar. Montunun fermuarını iliklemeye çalışan çocuk, denemesinin hemen başında anne-babasının gözlerine bakar ve güven araştırması yapar. “Dur, gel ben ilikliyim” tarzındaki söylemler çocuk için “sen yapamazsın, ben senin yerine yaparım, bensiz başaramazsın” biçiminde algılanır. Aile, “denemelisin” mesajını verirse çocuk sonucun değil sürecin, başarının değil çözüm üreterek farklı yolları denemenin önemine dikkat eder ve becerilerini geliştirir. Başarısız olduğu durumlarda ise “İyi denemeydi, şunlara dikkat etmelisin, tekrar dene” diyerek rehberliğini sürdürebilir.
Tabii ki, bu deneme süreçlerine bir sınır dahilinde izin verilmelidir. Çünkü çocuğu hazırladığımız yaşam, ortak kullanım alanları içinde yer bulacaktır ve ortak kullanım alanlarının belirli kuralları vardır. Kimi zaman lider olmak ne kadar önemliyse, kimi zaman da lideri takip etmek önemlidir. Çocuk sınırlarının da farkında olmalı, yön değiştirmeyi öğrenmelidir. Tıpkı ağacın kökünün bir taş ile karşılaştığında rotasını değiştirmesi gibi.
Paylaş