Paylaş
“Bir kadının ışığı nasıl söner ya da söndürülür”ü anlatan güzel bir kitap elime geçti geçenlerde. Okurken, “Hadi canım daha neler, olur mu öyle şey?” diyemeyeceğiniz bir kitap. Çünkü kahraman çok tanıdık ve bizler onun yaşadıklarına toplum olarak bir hayli akrabayız.
Zeynep, yaşadıkları bağlamında hepimizin ya bizzat bildiği ya etraftan duyduğu ya da televizyonda izlediği yüzlerce talihsiz genç kızdan biri. Sakin bir kasabada, sakince yaşayan, sade düşleri olan çok güzel bir genç kız. Hiç ummadığı bir zamanda, hiç ummadığı birinin yaşattığı tramvadan sonra masum hayalleri darmadağın, hayatı ise tepetaklak olmuş, son bir çırpınışla yerini yurdunu bırakıp İstanbul’a sığınmış bir yüz… HAYALİNİ ARAYAN KADIN o… Mirza Tazegül’ün fırından taze çıkmış yeni romanının kilit ismi.
Zeynep’in hikayesinde masum bir aşk da var, o aşkın öbür yüzünü görmek de; korkulara hapsoluş da var korkulardan sıyrılıp yeniden ayağa kalkış da; ayrılık da var buluşma da, esaret de var özgürlük de; kaybolmuş hayaller de var, masalsı dokunuşlarla hayallere yeniden kavuşmaya çalışmak da…
“Hayatta problemler hep pusudadır. Bu problemler zayıf düştüğümüzde domino taşı gibi ardı ardına üzerimize çöker. Fakat sevinçler ve mutluluklar öyle değildir, onları biz emekle kazanır, adeta sürükleyerek sıraya dizeriz” diyor yazar. Zeynep’e domino taşları gibi çöküyor gerçekten de dertler. Onun canı acıdıkça sizinki de acıyor. Bir erkek yazar olarak kadın dünyasına girebilmeyi, o dünyadan o acıyı resmetmeyi çok iyi başarmış Mirza Tazegül çünkü...
Zengin konusuyla, akışkan kelimeleriyle sizi sürükleyen, sıkmadan içine alan bir kitap HAYALİNİ ARAYAN KADIN… Okurken canınız yansa da acaba bu can yanmasını dindirebilecek bir şey olacak mı tadıyla sayfaları heyecanla ve merakla çeviriyorsunuz.
Koltuğunuza yaslanıp, mis gibi kahvenizi yudumlayıp keyifle okurken HAYALİNİ ARAYAN KADIN’ın yanında olmak pek hoşunuza gidecek…
Paylaş