Paylaş
Ben ciddi ciddi görmemişin tekiyim. Bir doğum günü görmemişi.
Öyle tek günlük özel günlere, tek tadımlık kutlamalara inanmayan annem, ancak beş yaşına kadar kutlamış benim doğum günlerimi. Hala, evimizdeki beyaz büfenin sağ dolabında saklı olan beş adet turuncu mum bu beş yılın şahitleridir.
Evet, tek tadımlık değildir bazı kutlamalar bana göre de. Öğretmenler günü, anneler günü, sevgililer günü falan… Ama o veya bu şeklide hayata girince bu kutlamalar, etrafındakiler de kutlayıp kutlanınca, ister istemez senin de gözün kalıyor yalan mı? Sen de istiyorsun bir kırmızı gül, ya da bir nice seneler dileği.
Yirmi ile otuz yaşlarım arasında, farklı arkadaş gruplarımla ve üç dört gün art arda, yani arkası yarın şeklinde doğum günleri kutlamışlığım oldu. Aman görmeyin şımarıklığımı. Hayatımda beş yaşımdan sonra ilk defa toplu hediye de alıyorum hem. Birazcık içime su serpildiyse de bunlarla, çocukluk kutlamaları olmadığı için bunlar, o yılların hazzını elbette geri getiremezdi. Geriye dönüp yeniden altı ve sonrası doğum günlerini yaşayamayacaktım ama benden kesilmiş bu kutlamaları, çocuğumda yaşayarak, en azından o geçmişi tamir edecektim sanırım. Kendim görmeyince beşten yukarısını, o içimde kalmışlığı bir güzel çocuğumdan çıkardım yani. Hem de teknolojinin nimetlerini de kullanarak TEMALI DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI yapacaktım…
Thomas’ın ilk iki yaşında, yeni taşındığımız İstanbul’da fazla tanıdığımız olmadığı için küçük çaplı kutlamalara imza attık. Birinci yaşında “araba”, ikinci yaşında ise, konuşmaya bu sıralar başladığı ve ilk kelimesini gol olarak çıkardığı ve oturduğu yerden şut çekmesinden dolayıdır “futbol” temasıyla geçirdik. Uyumlu pasta ve parti malzemeleri olsa da kostüm eşlik etmedi bunlara. Ama yuvaya başladıktan sonra, sosyal çevresinin genişlemesi sonucu oğlumuzun, artık daha detay gerektiren kutlamalara başlama zamanı gelmişti.
Yedi yıldır, aylar öncesinden kendilerinin istediği temayı belirliyoruz beraber. Bu temaya göre parti süslemelerimiz, kostümümüz, davetiyelerimizin ve içi şeker dolu ve temaya uygun pinyatamızın siparişi veriliyor. Babamız, kostümlü oğlumuzun pastası ile içeri girişinde çalınacak ve yine temaya uygun müziği CD’ye kaydediyor. Ben, araştırıp bulduğum elli çeşit pastanın içinden beğendiğimiz iki üç tanesinin harmanlamasını yapıp, pastacımıza iletiyorum. Gerisi, oğlumuz fikrini değiştirmesin diye dua etmeye ve ne muhteşem bir parti olacağıyla onun beynini yıkamaya kalıyor.
KORSAN TEMASI
3. yaşında KORSAN KAPTAN olarak sahne aldı Thomas. Tabağından çanağına kadar korsan temasıyla süslendi oda ve masalar. Tayfaları için kartondan korsan şapkaları ve göz bantları ısmarlandı. Korsan gemisi şeklindeki 3D tabakların güverte kısmına yemekleri, altına ise hazine niyetine altın para şeklindeki çikolatalar yerleştirildi. Kuru kafalı balonlar asıldı. Korsan şarkıları çalarken fonda, Kaptan Kanca oğlum, sahnelere elimdeki korsan gemisi ve tayfası figürlü pastasının eşliğinde giriş yaptı. Ama ondan çok anası heyecanlıydı. Mumları sanki ana üfleyecekti…
ŞÖVALYE KRAL TEMASI
4. yaşında ŞÖVALYE KRAL olarak kendi tarihine geçti beyimiz. Kılıcından kalkanına kuşanmış şekilde, borazan eşliğinde içeri girerken, şato şeklindeki pastasını elinde taşıyan anasıydı yine. Aman nasıl da heyecanlıydı.
TEMBEL KASABA TEMASI
5. yaşında TEMBEL KASABA adlı programın Sportakus’ü olarak hazırlıklar yapıldı. Bu sefer, onu hiçbir doğum gününde yalnız bırakmayan kuzenleri de gösteriye eşlik ettiler. Dans etmeyi bilen bir kız arkadaşı pembe peruk takarak Stephanie olurken, Ziggi rolünü Çağan, Cimricik rolünü Kanat, Tricxie rolünü ise Beren üstlendiler. Rezil Robin olmak ise babamıza düştü. Önceden hazırladığımız bir skeçe göre, hediyeleri araklamaya çalışan Rezil Robin’i suçüstü yakalayan Sportakus, bu yaramaz çocuğun yüzüne pastayı yapıştırarak haddini bildirdi.
Fonda tembel kasabanın müzikleri çalıyordu. Karakterlerin üzerinde olduğu pasta içeri gelirken böğürmemek için kendini ve mumlar üflenirken nefesini tutan kişi yine oğlanın söz konusu olan anasıydı.
ROCK STAR TEMASI
6. yaşında bir ROCK STAR doğacaktı. Ana, Londra’da Camden Town’u didik didik ederek, oğlunun mini kafasına uygun rockcu peruğu ve kollarına dövme efekti verecek eldivenleri bulmaya çalışıyordu. Buldu da.
Gerçek rock şarkılarının sesini çıkarıp bu şarkılarının demolarının olduğu bir gitar sipariş verildi babaanne ile dedeye. Valize sığmadığı için ayrı bagaj yapılan bu oyuncaktan hallice ama harika sesi olan gitara ödenen ekstralarla Rolling Stones gitarlarından birini bile alırdık hani.
Bir sahne ve sahnenin üstünde bir rock star figürünü gösteren pasta, üflenmek için oğlumun karşısına konulduğunda, sanırsın oğlan MICK JAGGER, yerinde duramadan sallanan da Mick’in anasıydı.
STAR WARS TEMASI
7. yaşında STAR WARS’ın unutulmaz karakteri DARTH VADER gündemi oluştu. Yine geleneksel işleyişe göre tüm parti dekorasyonları sipariş edildi. Darth Vader maskesi şeklindeki pinyata hazırlatıldı.
Gün gelip, filmin ana tema müziğiyle içeri giren Darth Vader’in yanında elbette ana vardı. Yaş ve fizik müsait olsa Prenses Leia kostümünü de kendine geçirmekte tereddüt etmeyecekti ama kader utansındı ne yapalım…Ama heyecan yerindeydi. Işın kılıcı ve muhteşem maskesiyle büst şeklinde yapılmış Darth Vader pastasının yanında duran oğlumun mu kek, kekin mi oğlum olduğunu bir an anlayamadım. İkisi de birbirinden lezzetliydi.
Sanki oğlumun sünnet düğünü ya da düğününü yapıyorum gibi heyecanlanmamın sebebi budur. Çocukluğumda eksik kalan bu kutlama heyecanını misli misli duyumsamam.
Evet, ben bir doğum günü görmemişiyim. Çocuğunun yüzündeki gülümsemeyi, arkadaşlarıyla beraber geçirdiği mutlu dakikaların güzelliğini ise doya doya görenim ama. Görüp de bilenim, bilip de sevenim, sevip de anlayanım o çocuğunun kendini nasıl özel hissettiğini…
Hepimizin bebesine nice seneler, nice güzellikler…
Paylaş