Paylaş
Sezaryen doğumlar ile çocukluk çağındaki astım ilişkisi uzun zamandır hekimleri meşgul eden bir konu olmuştur. Konu üzerinde yapılmış olan çalışmaların en önde geleni 1967 ile 1997 yılları arasında 1.756.700 bebeğin 18 yaşına gelinceye kadar ya da 2002 yılına kadar izlenmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
Araştırmada; bebeğin normal yolla mı, cihaz uygulaması gibi müdahaleli mi yoksa sezaryen ile mi doğduğu sorulmuştur.
Bebeklerin uzun dönem takibi neticesinde astım hastalığının toplam görülme ihtimali 1000 bebekte 4 olmuştur. Araştırmada yer alan bebekler eğer sezaryen ile doğmuş ise normal doğal yoldan doğan bebeklere göre %52 daha fazla astım riski göstermişlerdir.
1988 ile 1999 arasında planlanan sezaryen ile doğan bebeklerde astım riski %42, acil sezaryen ile doğan bebeklerde ise %59 daha fazla bulunmuştur. Bu nedenle sezaryen doğumun orta derecede astım riskini arttıran bir girişim olduğu ve özellikle acil sezaryenin planlı sezaryene göre daha yüksek risk taşıdığı sonucuna varılmıştır. Ancak çalışmada neden planlı sezaryenin farklı bir sonuç verdiği saptanamamıştır.
Başka bir araştırma ise sezaryen ile doğan bebeklerin bir yaş sonrasında astım veya ishal nedeniyle hastane yatışlarının daha sık olduğunu göstermiştir. Bu durum bebeğin barsaklarındaki iyi bakterilerin normal doğum sırasında yerleşememiş olmasına bağlanmıştır.
Bir başka araştırmada ise 3-10 yaş arasında bulunan 8.953 çocuk değerlendirilmiş ve alerjik rinit, yiyecek alerjileri ve nefes borusunda aşırı duyarlılık konuları incelenmiştir. Sezaryen ile doğmuş olan çocuklarda alerjik rinit %37 oranında daha fazla bulunmuştur. Eğer bebek tekrarlayan sezaryenler sonucunda doğmuşsa (annenin daha önceki doğumları da sezaryen ise) alerjik rinit riskinin daha da arttığı izlenmiştir.
2008 yılında yapılan tıp literatüründe “Sezaryen-Alerji-ve Astım” ilişkilerini araştıran daha kapsamlı bir çalışma ise 1966’dan 2007 yılına kadar yapılan 26 bilimsel tıbbi çalışmanın sonuçlarını değerlendirmiştir. Buna göre sezaryen doğumun alerjik rinit, astım, astım nedeni ile hastane yatış ve yiyecek alerjilerine karşı orta derecede bir risk oluşturduğu tespit edilmiştir. Araştırmada atopik dermatitin veya solunum yolu ile kazanılan alerjilerin sezaryen ile ilişkisi bulunamamıştır. Fakat son yıllarda sezaryen doğumların artmasının alerjideki artışı açıklayabileceğini düşünmüşlerdir.
Sezaryen doğumla dünyaya gelen bebeklerin alerjik hastalıklar ve astım konusunda neden daha fazla risk taşıdığını açıklayabilmek için iki teori tartışılmaktadır.
Birinci teoride bebeklerin doğum esnasında annenin kanalından alacakları bakterilerle temaslarının olmaması ve bebeği koruyan iyi huylu bakterilerin barsaklara yerleşememesi öne sürülmektedir.
İkincisinde ise, anne karnındayken bebeğin akciğeri annenin rahim içi sıvısı ile dolu olması ve doğum kanalından geçmeyen bebeğin akciğer içindeki sıvısının dışarı atılmamasına bağlanmaktadır. Annenin doğum kanalından geçerek doğmayan ve direk rahmin kesilmesi ile dışarı alınan bebeklerde bu sıvının atılması daha uzun zamanda olmakta ve nefes borularının daha hassas olmasına neden olabileceği düşünülmektedir.
Ancak bugüne kadar yapılmış çalışmalar herhangi bir bebeğin sezaryenle doğdu ise kesinlikle alerjik veya astım hastası olacağını göstermeyip, büyük ölçekli istatistiksel bilim çalışmaları sadece riskin arttığını ortaya koymaktadır.
Paylaş