Paylaş
1-5 yaş arasındaki çocukların önemli bir kısmı sağlıklı olmalarına, boy ve kiloları yaşlarına göre normal seyretmesine rağmen; iştahsız oldukları ve yemek yemeyi reddettikleri için ailelerin ciddi kaygıları vardır. Bunların çoğu çocuktan beklentinin fazla olmasından kaynaklıdır. Çocukla ilişkide yaşanan yemek gerginliği neticesinde çocuk tarafından “yemek reddi” ortaya çıkmaktadır.
Hekimler açısından çocuğun muayene bulguları normal ise ve çocukta ani ya da kronik bir hastalık yoksa durum normal kabul edilir. Genellikle ailelerden bir yiyecek listesi tutmaları istenir ve çocuğun günlük diyeti hekim tarafından incelenerek beslenme değerlendirmesi yapılır. Sonrasında ailenin beklentilerinin incelenmesi veya çocuğun bir davranış sorunu nedeniyle bu şekilde isteksizlik duyup duymadığı araştırılmalıdır.
Genellikle ilk bir yaş içersinde süt çocukları 7 kilo alır ve 21 cm uzarlar.
İkinci yılda ise büyüme 2,3 kilogram; uzama ise 12 cm olur.
2-5 yaş arasında kilo alışı yavaşlar ve çocuklar yılda 1-2 kilogram alır, 6-8 cm arasında uzarlar. Bu dönemde genellikle çocukların iştahlarında bir azalma olur. Ailelerin beklentileri ortalama bir çocuk olmayıp eski yediği şekilde yemesi ve eski büyüdüğü hızda büyümesi şeklinde olduğu için endişe ve mutsuzluk baş gösterir.
Ailelerin çocukları az yediği düşüncesi ile zorlaması ters etki yaratır. 1 yaşından 4 yaşına kadar iştahın azaldığını dikkate alarak, çocukların fizyolojik ihtiyaçlarının da azaldığı düşünülerek yemek konusunda baskı uygulamamak gerekir. Bu yaşlarda çocukların iştahı değişken olur, okul öncesi çocukların bütün gün içinde aldıkları yiyecek miktarı ve toplam enerji ihtiyaçları aşağı yukarı çok değişmemektedir.
Okul öncesi çocuklar özerklik kazanmaya başladığı zaman kendi kendine beslenme alışkanlığı geliştirir ve yiyecekler konusunda da seçici olmaya başlar. Eğer aile tarafından zorlanır ve yemek yemesi için baskı uygulanırsa özerklik ihtiyacı çocuğu direnç göstermeye itecektir.
Küçük çocuklar yeniliklere karşı fobi taşırlar ve çocuklar için yeni yiyecekler çok sevilmez. Bu durum aile tarafından yanlış algılanır ve çocuk seçici yiyici olarak değerlendirilebilir. Çocuklar ilk etapta yiyeceğe olumsuz tepki gösterseler de farklı zaman dilimlerinde tekrarlanan farklı sunumlarla yiyeceği kabul edip olumlu bir davranış takınabilirler.
Özellikle sıvı içeceklerden meyve suyu, süt veya şekerler çocuğun iştahını kapatabilir ve gelişme geriliğine neden olabilir. Ara öğünlerin veya ufak atıştırmalıkların iştahını kapatmayacak şekilde ayarlanması ve planlanması önemlidir.
Çocuklar için yemek yememe bir dikkat çekme aracı olarak kullanılabilir. Ebeveynler ve çocuk arasında ilişkinin zorluğunu göstermeye başlar ve iletişimdeki gerginliği ifade eder. Bu çocuğun yiyecekleri kabul etmesiyle ailenin sağladığı ortam arasında bir ilişki vardır. Aile ortamı içinde uyumsuzluk ve huzursuzluk varsa, çocuğun yeme alışkanlıkları da olumsuz olarak etkilenebilir.
Örneğin çocuğu cezalandırmak, tehdit etmek, aşağılamak, yalvarmak, rüşvet vermek çocukları yemek yeme davranışından uzaklaştırır. Sözel olarak takdir ifadesi veya sevecen bir bakış, yiyecek ilişkisinin daha olumlu olmasını sağlar. Çocukların birçoğu birbirini taklit eder, ailenin içinde bulunan akranlarından etkilenerek yiyecek seçimleri ve alışkanlıkları değişebilir. Ailede bir yiyeceği reddeden bir çocuk varsa diğer çocuklar da taklit etme eğilimi gösterirler. Bu nedenle olumlu örnek çocuklarda daha iyi sonuçlar getirecektir.
Başka bir şeyle meşgul olmak yerine çocuğa yol göstermek ve hoşgörü içerisinde davranmak gereklidir. Genellikle tüm aile bir masaya oturarak sofra adabı içerisinde yemek yenmesi sağlanmalıdır.
Hekim, iştahsız bir çocuğu incelerken günlük ne kadar kalori aldığını ve öğün miktarını hesap ederek, çocuğun boyu ve kilosunun yaşına göre uyumluluğunu inceleyecek, başka bir hastalığın varlığını araştıracaktır. Bir hastalık bulunmadığı takdirde ise aileye yardımcı olmak için önerilerde bulunacaktır.
Paylaş