Paylaş
Toplum olarak üşümekten hep çok korkmuşuzdur. Aile büyüklerinin havaların serinlemesiyle birlikte başlayan, sıkı giyinme konusundaki ısrarlarına alışığızdır. Anneler, çocuklarını okula gönderirken paltosunu sıkı sıkı ilikler, yün başlığını takar, atkısını ağzı ve burnunu örtecek şekilde bağlar. Bebekler muayeneye geldiklerinde doktorları bazen dört kat fanila çıkarır. Bizim toplumsal alışkanlıklarımıza rağmen, tıp uzmanları uzun süre soğuk ile enfeksiyon arasında ilişkiyi gösteren bir kanıt olmadığını savundu. Bununla birlikte, bilimsel veriler, büyük annelerimizi giderek desteklemeye başladı.
Kış aylarında dünya üzerinde 200 den fazla virüsün enfeksiyon yapmaya başladığı bilinmektedir. İngiltere’de yapılan çalışmalar, hava sıcaklığının azalmasının hastalık ve ölüm sayısı ile ilişkisini ortaya koymuştur. İngiltere’de her bir derece sıcaklık düşüşü, 8000 kişinin ölümüne yol açmaktadır.
Solunan hava ile ilk karşılaşan burun mukozası havanın taneciklerini süzer, ısıtır ve nemlendirir. Akciğere daha az toz içeren, ısınmış ve nemli hava gönderir. Aşırı soğukta burnun bu görevlerini tam yerine getiremediği bulunmuştur. Burun sıcaklığı normal vücut sıcaklığının altına indiğinde mikropları dışarı süpüren tüycüklerin ve mikropları yutan beyaz kürelerin çalışmalarını yavaşlattığı görülmektedir. Yale Üniversitesinden yeni bildirilen bir araştırma burun sıcaklığının 33 dereceye inmesi ile mikrop öldürücü bağışıklık sıvılarının yapılamadığını göstermektedir.
Solunum yolu enfeksiyonlarının uzun süren soğuk havadan çok ani soğuk ile arttığı bilinmektedir. Toplumda vücudunda virüs taşıyan ama ağır belirtiler göstermeyen kimselerin ani soğuk ile bulaştırıcı hale geldiği ve bulaşan hasta kişi sayısının birden arttırdığı öne sürülmektedir.
İnsan vücudunun düşen burun sıcaklığını yükseltmek için bazı yöntemleri vardır. Bunların en bilinenleri ateş ve burun damarlarının genişlemesidir. Solunum enfeksiyonlarında görülen bu iki durumda ne gariptir ki bizim tedavi etmeye çalıştığımız iki belirtidir. Ateş rahatsız edici bulunup düşürülürken, burun damarlarının genişlemesi, burun tıkanıklığı ve akıntı yaptığı için dekonjestanlar uygulanmaktadır. Halbuki ateş burun sıcaklığını arttıracak, mikrop öldüren hücreleri uyaracak, damarların genişlemesi ile mikrop öldürecek hücreleri damardan dokuya çekecektir. “grip ilaçları” bu nedenle gelişi güzel kullanılmamalıdır.
Burnu sıcak tutmak için büyüklerimizden kalma atkı ile ağız burun kapatmanın doğru bir yöntem olduğu ortaya çıkmaktadır.
Soğuk havanın hızlı olarak solunum sistemimize girmesi soluk borularımızda ani kasılma ve daralmaya yol açmaktadır. Astımlı kişilerde özellikle astımları kontrol altında değilse, soluk boruları daha hızlı kasılabilir. Uzun mesafe kayak yapan kişilerde astım belirtileri görülebilir.
Kış aylarında soğuk dışında, baca dumanları, trafikte havaya karışan dizel tanecikleri ve kapalı alan kirleticileri astım nöbetlerini tetikleyebilir. İç ortam yaşam süresinin artmasıyla küf, ev tozu, hayvan tüyleri gibi alerjenlere ve tütün dumanına maruz kalma riski ortaya çıkmaktadır.
Astımlı çocuklar kontrol edici ilaçlarını düzenli kullanmalıdır. Kış sporları ve kayak yaparken kar başlığı giyerek ağız ve burunlarını kapatmalıdır. İç ortamlarda asla sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanılmasına izin verilmemelidir. El yıkanmasına önem verilmeli, solunum yolu enfeksiyonu olanlar ile yakın mesafeden temas edilmemelidir.
Paylaş