Paylaş
Yaşadığımız mekanda en ufak bir değişiklik bile ruhumuzun derinliklerinde kıpırdanmalara sebep olur. Gelin kışa girerken evimizde ufak tefek değişiklikler yapalım. Örneğin, mobilyalarımızı değiştirmeye niyetlendik. İnternet sitelerinde görüp beğendiğiniz, ya da büyük mağazalarda gördüğünüz, hoşunuza giden ilk mobilyayı almadan önce, durun bir düşünün! Çünkü beğendiğiniz oturma grubu veya yemek masası her ne ise; onun bulunduğu hacimsel ortamı, yansıyan ışıkları düşünün. Çok kolay bir şekilde; beğendiğiniz mobilyaları almadan önce ölçün, evinizde bulunan aydınlatmaları bir hatırlayın.
Genelde yapılan en büyük hata, mobilya mağazalarının doğal olarak çok büyük metrekareli alanlar olduğunu ve büyük mobilyaların bu mekanda birbirini tamamlayarak algıda bir oyun oynadığını fark edememek. Ne zaman bu oyunu fark ederiz? Mobilyalarımızı beğenir, sipariş verir, o sipariş eve geldiğinde bir türlü mağazada gördüğümüz gibi ferah bir şekilde yerleştirilemediği zaman. Bu hepimizin başına gelmiştir sanıyorum. O yüzden beğenip almadan önce küçük çaplı ölçüler alıp yaşadığımız mekana ne kadar sığdırabiliyoruz, bir tahlil yapmakta fayda var.
Eşyalarımızı aldık renk seçimleri de boyutlar kadar önemli bir etkendir. Eğer yaşadığımız alan metrekare olarak yeterince büyük değilse, koyu renk mobilyalar tercih etmemeliyiz. Ama illa ki siyah koltuk, berjer, masa vs. istiyorsanız, oturma alanlarınızı kısıtlayıp, sirkülasyon alanlarınızı arttırmanız gerekir. Diğer eşyalarınız için de gri rengi ara ton olarak kullanıp açık renklere acilen geçiş yapmanız önemlidir. Siyah bir koltuk, gri beyaz kırçıllı bir halı ve açık renk ahşaptan kitaplık ya da televizyon sehpası gibi. Belki duvarınıza da gri renk ile kırmızının dans ettiği bir iki tablo da asabilir, siyah rengi yalnız bırakmamış olursunuz.
Televizyon ünitesi ve sehpadan bahsetmişken; eğer oturma alanınız yeterince büyük değil ise büyük ölçekli ve koyu ahşap renkli ünitelerden kaçının derim. Çünkü, üniteler bulunduğu duvarın neredeyse tamamını kaplar. Eğer onu duvar ile bütünleştiremezsek evimizin orta yerinde her daim üstümüze gelen korkutucu bir nesne olarak orada durmaya devam eder. Peki nasıl bu işin içinden çıkarız? Hem saklayacak çok eşyamız var, hem televizyonumuzun bağlı olduğu bir çok aygıt var. Şöyle yapabilirsiniz, illa bir üniteye sahip olmak istiyorsanız, televizyonun altında bulunan saklama alanının derinliği 45 cm’i geçmeyecek şekilde çekmece veya kapaklı dolap olarak kullanabilir ve bunun uzunluğunu o duvar boyunca devam ettirilebilir. Böylece TV ünitesi, aynı zamanda TV sehpasına dönüşmüş olur. Televizyonunuzun üzerinde, sağında ve solunda bulunan boşluklara da duvara monte genişliği 20 cm’ i geçmeyecek raflar koyabilir, kitaplık olarak spor bir görünüm kazandırabilirsiniz.
Oturma odasından önce; evinizin girişi de bizim için bir o kadar önemlidir. Kalabalık görünen, rafları açık olan portmantodan başlayalım. Elbetteki kapakları olan bir portmantoyu tercih edilmeli. Çünkü; içerisine astığımız birbirinden renkli tonlarda olan eşyalar, bulunduğu ortamı göz yorucu hale getirecek ve iyice daraltacaktır. Bunu istemeyiz elbette. Hatta; daha iyi bir seçenek olan gömme dolaptır. Bu dolabın rengi, ya duvar renginiz ile aynı devam etmeli ya da portmantonuzun büyük bölümünde boy aynası kullanarak bulunduğu alanın geniş görünmesini sağlayabilirsiniz.
Ama siz siz olun; evinize ufak bir bitki bile alacaksınız, gözünüzün ölçü birimine aldanmayın. Bunun için yanınızda ufak bir metre bulundurun. Yaşadığımız alanları ferah bir görünüme ulaştırmaya çalışırken, daha boğucu bir hale getirmeyelim.
Paylaş