Kilo verememenin en önemli sebeplerinden birinin “yemeğe saldırmak” olduğunu belirten Diyetisyen E. Funda Tuzgöl, yemek yeme dürtüsünün nasıl bastırılacağı hakkında önemli bilgiler verdi.
Bekli de en önemli sorun bu; fazla kilolara, yağlı göbeğe, büyük kalçalara, kabızlığa, şeker hastalığına yatkınlığa, altüst olmuş kan değerlerine neden olan yemeğe saldırmak eylemi. Biz yemek yemeğe karar verdiğimiz an aşağıda sıralayacağımız maddeleri yerine getirmeyi başarabilirsek, bu eylem “gereken kadar yemek yeme eylemi” olarak sonuçlanabilir. Aksi takdirde yapılan sadece yemeğe saldırmak olur.
Neler yapılabilir?
İster bir restorana ister mutfağınıza yemek yemeğe girdiğiniz an aceleci davranmayınız. Gerekiyorsa öncesinde bir meyve tüketerek açlığınızı bastırın. Bunun bir kolay yolu da çantanızda ya da arabanızın torpido gözünde ufak kuru meyve paketleri bulundurmak olabilir.
Küçük tabaklar kullanın. Böylece porsiyonların büyük yığınlar gibi görünmesini sağlayabilirsiniz. Uzmanlar yemek tabakları ya da masa örtülerinin renginin bile iştah kapatmasında çok etkin olduğunu; seçilen rengin mavi tonları olduğunda iç huzuru arttıran mavi renginin yeme dürtüsünü bastırdığını, yavaşlattığını, azalttığını belirtirler.
Et tüketirken aşırı yağlı olan etleri seçmek iştah arttırıcı olabilir. Bu nedenle ızgara, haşlama, teflon tavada, mangalda pişmiş ve de sos içermeyen etleri tercih ettiğinizde yeter miktarla sınırlı kalmak daha kolay olacaktır.
Et suyu ve soslardan kaçının. Fazlaca yağ içerirler. Yağ içeren besinler midenizi fazlaca harekete geçirir ve de unutmayın ki bastırılamayan açlıklar oluşabilir.
Kremalar, yağlı peynirler, katkı maddesi içeren gıdalar sağlığınız için doğru seçimler olmadığı gibi aynı zamanda iştah açıcıdır da. Unutmayın ki bir besin ne kadar çok işlemden geçmişse o kadar lezzetli ancak zararlı ve bir o kadar da iştah açıcıdır.
Posalı besinleri tercih edin. Ekmek seçiminiz beyaz ekmek yerine tam buğday unu ile yapılmış ekmek olsun. Böylece daha çabuk doyacaksınız.
Unutmayın ki her konuda çok zeki olan beynimiz yemek yendiğini biraz geç anlıyor. Yani ilk lokma mideye indikten tam 20 dakika sonra “mideye yemek gitti” uyarısı alınıyor. 20 dakika içinde neler neler tüketebileceğimizi düşünürsek bu çok uzun bir süre. O zaman biz de yemeğe başlamadan evvel yemek saldırışlarını ortadan kaldırmak için kendimize “yavaş ye” telkinleri vermeyi unutmamalıyız.
Posalı besinlerin yemeğe saldırmayı önlemek için önemli. O yüzden yemek tabağımızın üçte ikisi pişmiş ya da çiğ sebzelerden oluşmalı.
Ayrıca meyve suları yerine meyveleri kendi doğal hali ile tüketmek hem soyma eylemine harcanan vakit hem de posası ile alınınca sindirim ürünlerine ayrışması için harcanan vakit uzamış olur.
Şeker tüketimine de dikkat edin. Çünkü şekerli besin tüketimi sonrası kan glikoz düzeyi hızla yükselmenin ardından, hızla düşme gösterir. Kişi şekerli tüketim sonrası, öncesinden daha da acıkır. Yemek yemek istediğinizde, yemeğe saldırmanıza neden olanın hangi duygu olduğunu gözden geçirin. O anda hangi duyguyu doyurmak istiyorsunuz; açlık mı yoksa öfke, mutsuzluk, sevinç ya da yalnızlık mı sorgulayın.
Fizyolojik açlığı doyurmak için yemek yemekle, duygular nedeniyle yönelinen yeme dürtüsü arasındaki fark önemlidir. Yemek yeme nedeninizi keşfetmek, hangi duyguyu doyurduğunuzu fark etmek ve sorgulamak bile çok önemli bir başlangıç için yetecektir. Böylece yemeğe saldırışlar zamanla azalacaktır.