Paylaş
Ülkemizde sürekli değişikliğe uğrayan sınav sistemi yeni yapılandırmalarla farklı düzeydeki okullara girişler için küçük yaşlarından itibaren öğrencileri ve ailelerini etkileyen oldukça yıpratıcı ve engelleyici bir süreç haline gelmiştir.
Sınav kaygısı ortaokul öğrencilerine kadar indi
Önceden üniversite yerleştirme sınavına hazırlık sürecinde sınav kaygısı ile destek almaya gelen gençler ve ailelerinden söz ederken şimdilerde bu ortaokul öğrencilerine kadar inmiştir.
Büyümenin en hızlı gerçekleştiği dönemlerden biri olan ve aynı anda fiziksel, zihinsel, duygusal ve hormonal açıdan birçok değişiklikle karşı karşıya kalan gencin, çocukluktan yetişkinliğe geçiş köprüsünde araya sıkışan ve kendini bulmaya çalışan kimlik sürecinin bir yansımasıdır ergenlik.
Ergenlik döneminde sınav kaygısı
Bu dönem ile çakışan sınavlar kendini göstermek, kanıtlamak ve kabullendirmek gibi meseleleri olan genç açısından oldukça kaygı yaratıcı bir unsur olabilmektedir. Sınavın öğrenci üzerinde yarattığı algı; ”Test ediliyorum, sınavlarla birlikte test edilen sadece bilgi birikimim değil aynı zamanda kişiliğim, arkadaş ilişkilerim, aile ilişkilerim, statüm.” “Sınavlardan düşük not almam demek; bana güvenen öğretmenlerimin, ailemin gözünde değer kaybetmem demek. “
Tüm bunlar bu sürece yıllarca hem maddi hem de manevi olarak yatırım yapmış olan anne-babaların çabaları ve isteyerek veya istemeden gencin üzerinde kurulan baskı ile birleşerek sınav kaygısı dediğimiz başlık altında gencin düşünce, duygu ve davranışlarını etkileyen ve bir kısır döngüde kendini tekrar eden bir duruma dönüşmektedir.
Bedensel tepkiler konsantrasyonu olumsuz etkiliyor
Belli bir olay ve durum karşısında kişinin geliştirdiği kaygı minimum düzeyde beklenen ve vücudun kendini tehlikelere karşı hazırlaması için savunma düzeneği iken başarıyı destekleyen motivasyonu da sağlayan bir işleyiştir. Ancak belli bir düzeyin üzerine çıkan kaygı artık beynin işleyişini olumsuz etkilemeye ve zihni sürekli meşgul eden düşüncelere, bedensel tepkilere, kaçınma davranışlarına yol açmaktadır. Mide bulantısı, el titremesi, nefes düzensizlikleri, kalp çarpıntısı, kontrol dışı bağırsak hareketleri gibi bedensel tepkiler dikkat ve konsantrasyonu da olumsuz yönde etkileyerek başında korkulan ve kaçınmak istenen durumun gerçekleşmesine yani başarısızlığa sebep olur.
Sınav kaygısının kaynağının bulunması ilerlenecek yönün aydınlatılmasını sağlar
Sınav kaygısı yaşayan bir genç için, çalışma alışkanlıklarının, zaman yönetiminin, kendilikle ilgili mükemmeliyetçi yaklaşımın, görev ve sorumlulukları erteleme durumunun, başarısız olma ve değerlendirilme ile ilgili korkuların, aile ve çevrenin beklentilerinin, geleceğe yönelik düşünce ve inançların üzerinde değerlendirmeler yapılması ve bu başlıkların yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
Ergenlik dönemine denk gelen sınavlar birey açısından sorunu ayrıca büyütmekte
Öyle ki sınav kaygısı psikoterapi merkezlerine başvurularda önde gelen şikâyet nedenlerinden bir tanesi olup çoğu zaman tedavi gerektiren sadece sınav algısı olmaktan çıkıp, beden algısı, depresif duygulanım, genelleştirilen kaygılar, aile ve arkadaş ilişkileri gibi birçok alt başlığı kapsayabilmektedir.
Destek arayışına çıkan anne-baba ve genç için ortak motivasyon ve anne-baba tarafından sorunun sahiplenilmesi, sadece öğrenci üzerinden gitmek yerine “Bu bizim sorunumuz, neler yapabiliriz?” bakış açısının gence daha faydalı olduğu bilinmektedir.
Çocuk ve Ergen Terapisti Uzm. Psk. Duygu Karakulak Takvim
Paylaş