PaylaÅŸ
İngilizce ilk defa benim için orada yabancı dil olmuştu. Hatta arkadaşıma ‘Buradaki insanlar İngilizce konuşuyorsa biz senelerdir ne öğrendik?’ diye de sormuştum. İngilizceyle başka bir yüzleşmem de doktoraya başlayacağım zaman dil puanı gerekince oldu. İlk sınav notum 30 küsur olsa da bu sorunu aşmak dinleme ve konuşma sorununa göre daha kolay olmuştu benim için. Fakat çevremi biraz gözlemleyince bu sorunları yaşayanın tek ben olmadığını, bu durumun benim yeteneksizliğimle de ilgili olmadığını fark ettim. İngilizce öğrenimiyle ilgili kendi yaşadığım ve çevremdeki insanların yaşadığı sorunları farklı yaş aralığındaki öğrencilerle ile çalışmış İngilizce Öğretmeni Seher Duman’la paylaştım ve bu konuda fikrini aldım.
Türkiye'de Ä°ngilizce öğretimine okullarda küçük yaÅŸlarda baÅŸlamasına ve senelerce kurslara gidilmesine raÄŸmen neden hâlâ yeterli düzeyde Ä°ngilizce konuÅŸamıyoruz? Akıcı ÅŸekilde Ä°ngilizce konuÅŸmak için nasıl çalışmak ya da ne yapmak gerekir?        Â
Türkçe ve İngilizce yapı olarak birbirinden çok farklı diller olduğu için Türkçe düşünüp İngilizce konuşmaya çalışıyoruz. Doğal olarak da bu durumda başarısız olmamız kaçınılmaz oluyor. Kaldı ki, bir dili öğrenmenin en iyi yolu dinlemekten geçiyor. Küçük çocuklara bakalım. En az 3-4 yaşına kadar dinliyorlar ve ardından kelimeler sonra da cümleler geliyor. İngilizceyi dilbilgisi, dinleme, konuşma ve yazma olarak dörde ayırırsak, bunlarda en etkili öğrenme yönteminin dinleme olduğunu düşünüyorum. Fakat bizler, ağırlıklı olarak dilbilgisi öğrenme ve öğretme çabasındayız. Hâlbuki bir dili öğrenmenin en iyi yolu, dile maruz kalmaktır. Bu olmadıkça dil öğrenme işini tam anlamıyla çözemiyoruz. Çevremizde sadece İngilizce konuşarak anlaşabileceğimiz birilerinin olmaması da bu sorunu tetikliyor. Eğer ana dili aynı olan iki kişi ile İngilizce konuşmaya başlarsak sıkıştığımızda kendi anadilimize dönüyoruz. Oysa anadilimizi konuşurken bu koşullarda kaldığımızda ne yapıyorsak o şekilde davransak İngilizce de konuşacağız. Bir diğer husus da ne yazık ki maddi imkânsızlıklar. Yurt dışında hangi İngilizce öğretmenine ‘Kaç defa İngiltere’de bulundunuz?’  diye sorsanız ‘Çok defa’ cevabını alırsınız. Ama bizim imkânlarımız ortada. Bırakın öğrenciyi herhangi bir İngilizce öğretmeni bir defa İngiltere de bulunduğunda bile kendini şanslı sayıyor.
YDS, YÖKDİL gibi sınavlara her sene binlerce kişi giriyor. Bu sınavlar İngilizce bilgisini gerçekten ölçüyor mu? Bu sınavlarda başarılı olmak için nasıl bir çalışma yapılmalı?
Bir İngilizce sınavı, sınava giren kişinin okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerisini ölçebiliyorsa bu sınavın gerçekten kişinin İngilizce bilgisini ölçtüğünü söylemek mümkündür. Fakat YDS ve YÖKDİL gibi sınavlar sadece dilbilgisi ve okuma becerilerini ölçtüğü için İngilizce becerisini tam olarak ölçtüğünü söylemek doğru olmaz. Kaldı ki, sadece sınava hazırlık için çalışılan dilbilgisi konuları ve ezberlenen kelimeler kullanılmaya devam edilmediği sürece sınavdan bir süre sonra unutulmaya mahkûmdur. YDS ve YÖKDİL tarzı sınavlara hazırlananların dilbilgisi konularını çalışmaya ilaveten mutlaka kelime dağarcığını genişletmeleri gerekir. Bunu yapmanın en iyi yolu da farklı konularda makaleler okumaktır. Hatta sınavlara yönelik bu tip okuma ve anlama çalışmaları yapan, dilbilgisi sorularını çözerken dikkat edilebilecek noktalar konusunda ipuçları veren oldukça özenle hazırlanmış kaynaklara ulaşmak çok kolay. Bunlara ek olarak geçmiş yılların sorularını çözüp kelimelerini ezberlemek de faydalı olacaktır.
PaylaÅŸ