Paylaş
Çocuklar, yaşlarına uygun ölçüde özgür oldukları sürece mutlu olabilirler. Son yıllarda, çocukların karar verme özgürlüğü arttı. Bununla birlikte, daha özgüvenli bireyler yetişmek yerine, daha kaygılı gençlerin büyümekte olduğunu gözlemliyorum. Bu durumu açıklamanın bir çok yolu vardır mutlaka ama, önemli olduğunu düşündüğüm bir noktaya değinerek ilerleyeceğim.
Tezat gibi gözükse de, özgürlüğün tadına varmanın yolu, önce korunmuş hissetmekten geçer. Bu denklemin neden bu şekilde ifade ve anlam bulduğunu açıklayacağım. Bir çok sosyal mesya platformunda, etrafımda ve çalışma ortamında, emzirme sonlandırma sürecinin çocuğa bırakıldığını fark ediyorum. Çocuk, memeden ne zaman ayrılacağını kendi gelişim süreci dahilinde belirleyecek ve anne-baba da buna uyum sağlayacak. Burada bir rol karmaşası ortaya çıkıyor ; ebeveynler, çocuğa, yaşına uygun olmayan bir sorumluluk bırakmış oluyorlar.
Bir annenin çocuğunu yumuşak bir geçişle memeden ayırması, çocuğun ileriye dönük kuracağı ilişkilerin ve ayrılıkların temelini oluşturacaktır. Çocuktan yaşına uygun olmayan bir süreçte etkin rol oynamasını istemek, yoğun kaygılar yaratır. Memeden ayrılmaya yönelik zamanlama kararı çocuğun değil, annenin veya ebeveynlerin kararına bağlı olarak gerçekleşecek bir süreçtir. Eğer ebeveynler bu karar verme sürecini üstlenirse, çocuklarına onu koruyabildiklerini göstermiş olurlar. Önemli olan çocuğu ağlatmamak değil, çocuğun ağlamasına tahammül edebilip onu rahatlatmaktır. Ağalatılmayan çocuk iyileşmenin, bir üzüntüyü atlatmanın, barışmanın ne olduğunu tadamaz.
Ağlayan çocuk değil, ağlamayan çocuk travma yaşar. Bu son dönemde anne ve babaların söyleminde sıkça “travma” oluşmasına yönelik kaygıların yoğunlukta olduğunu duyuyorum. Travma oldukça karmaşık bir içeriğe sahiptir. Travma olarak adlandırmaktan kaçınamayacağımız belirli durumlar vardır ; taciz, aile içi şiddet ve doğal afetler bunlardan birkaçıdır. Diğer travmaları tespit etmek oldukça zordur çünü algıya dayanır ve söylenen bir kelime veya tek bir davranış üzerinden belirlenemezler.
Burada tek bir örnek üzerinden ilerleyerek ifade etmeye çalıştığım durum ise, ebeveynlerin çocuklarına karar verme özgürlüğü tanırken yaşlarına uygun ilerlediklerinden emin olmalarına dikkat etmeleri yönündedir. Çocuğu üzmemek adına tanınan özgürlükler onu kaygılandırabilir.
Paylaş