Paylaş
Uyuşturucu her türlü maddenin yasa dışı olduğu ülkemizde, kullanımın gitgide artması, ilk kullanım yaşının 11 yaşlara kadar inmesi pek çok soru ve sorunu beraberinde getirmektedir. Küçücük yaşta zehirlenen ve bağımlı hala gelen bedenlerin yaşadığı ruhsal, zihinsel ve fiziksel sorunlar, ailelerin madde bağımlılığı nedeniyle dağılması veya ağır sorunların yaşanması, maddi manevi kayıplar… Gerçekten çok acı.
Bağımlılığın en tehlikeli tarafı; kişinin, işini, gücünü, yapması gerekenleri, ailesine karşı sorumluklarını, tam olarak yerine getirmesini engelleyerek zamanla maddi manevi zarar vermesidir. Pek çok aile bu nedenle dağılmaktadır.
Bağımlı olduğunu kabul etmek, tedavinin ilk ve en önemli adımıdır. Aile terapisi için bize başvuran çiftlerde ilk seansta aldığımız öyküde eğer çiftlerden birinde madde kullanımına bağlı (alkol, hap, esrar vb.) bağımlılık varsa tedavi için yönlendiririz. Aile terapisi sürecine bağımlılık tedavisi bitinceye kadar başlayamayacağımızı anlatırız. Eğer bağımlı olan kişi bunu far keder ve tedaviye başlarsa, o aile için bu umut verici bir adım olur.
Bağımlılığın kabul edilmediği ya da evliliğine hiçbir etkisi olmadığını ve tedaviye başlayabileceğimize dair iknaya çalışın bireyler vardır. Bağımlılığın terapiye neden engel olacağını anlayamadıklarını söylerler. ‘Benim kimseye zararım yok, her gün evimde bir köşede içiyorum’ veya ‘Ben maddeyi almadığımda daha sinirli oluyorum’ vb. ifadeleri de duyarsınız.
Bağımlı olmayan eşin tedavi olması için ısrar cümleleri bile duyulmaz olur o an, yok sayılır.
Aile terapisi; ailenin yeniden yapılandırılması, davranışların düzenlenmesi, güvenin sağlamlaştırılmasıya da o ailede eksik olan değerin arttırılması amacı doğrultusunda çalışır. Taraflardan biri madde kullanımın bitmesini istiyorsa, bağımlı olan kabul etmiyorsa burada güvenin, saygının yeniden inşa edilmesinden bahsedilemez. Sevdiğiniz kişinin her gün kendisini zehirlemesini izlemek ve hiçbir şey yapamamak diğer aile üyeleri için çok zordur. Kızgınlık, çaresizlik, öfke gibi duygular hissettirir.
Bir ailede bir bağımlı varsa o ailede sağlıklı iletişim, sohbet ve zaman geçirmekten bahsedilemez. Çünkü madde; zihinsel ve bedensel sağlığa zarar verdiği için aile içinde güven, saygı ve sevgi alanları ciddi zarar görür. Madde sevdiklerine ayıracağınız zamandan, sağlıktan, neşeden, paradan çalar. Gitgide her şeyi sıfıra indirebilir. İşte bu yüzden eş diğer eşe ‘Yuvan mı yoksa madde mi?’ , ‘Biz mi o mu’ diye sorar. ‘Tabii ki yuvam ve siz daha değerlisiniz ve bunun için gerekiyorsa maddeyi bırakırım, ne yapmam gerekiyor?’ diye cevap veren çiftlerin ailelerini daha iyiye götürmek için bir şansları ve yolları vardır.
Madde tedavisini kabul eden ve tedavi olduktan sonra aile terapisine başladığımız çiftlerde yılların verdiği yıpranmışlık, yorgunlukla birlikte ailelerinin daha sağlıklı, mutlu ve huzurlu olacağına dair umut ve motivasyon aile terapisini olumlu sonuca götüren en önemli etkendir.
Yaşanan zorluklar ne olursa olsun eğer çift birbirini seviyorsa ve gerekli tedavileri oluyorlarsa, terapistin kullandığı aile terapisi modeline uyum sağlıyor ve kendilerine yardım ediyorlarsa her aile daha mutlu, sağlıklı ve huzurlu olabilir.
Paylaş