Paylaş
Sosyal ağlar kendisine o kadar esir etti ki bizleri artık sosyalleşme aracımız çoğunlukla telefondan bağlandığımız AĞlar!
Sosyal ağlara koyduğumuz fotolar üzerinden aldığımız beğenilerin sayısı, kimler tarafından beğenildiği öz güvenimizi pekiştirirken/şişirirken, arkadaşlarımızın yaptıklarını yapamamanın, alamamanın, yiyip, giyememenin yaşattığı hislerde egomuzu yerle bir edebilmekte!
“Off ya Osman’a bak ne güzel hayat yaşıyor, her gün ayrı yerde yemek yiyor, dünyayı geziyor, çok başarılı ve iyi para kazanıyor ki bunları yapabiliyor"
"Aaa Aysu'ya bak çocukları ne güzel, çok mutlu ve refah içinde, eşi de yakışıklı adammış, bir ben bulamadın böylesini!"
"Sevim ünlü oldu… Yine bir TV programından foto atmış… Ne kazanıyordur kim bilir!"
"Bir tek ben miyim mutsuz, bir tek ben miyim doğru dürüst başarılı olamayan, bir ben miyim sap gibi tek başına, hepsi ya evlenmiş ya nişanlı ya da bir sevgili yapmış. Bu işte bir gariplik var sanki. Bu face'de herkes mutlu, herkes zengin bir ben mutsuz!”
Yukarıdaki gibi iç diyalogların normalleştiği, birbirimizin halini hatırını sosyal ağlardan sorar olduğumuz bu yıllarda herkesin mutlu sizin mutsuz olmanız size hala garip gelmiyor mu?
İngiltere de yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre;
• Araştırmaya katılanların %55'i facebook ya da twitter hesaplarına erişmekte sıkıntı yaşadıklarında endişe duyduklarını,
• %60'ı rahatlayabilmek için sahip oldukları tüm elektronik aletleri kapatma ihtiyacı duyduklarını belirtmişler.
• %53'ü sosyal ağların davranış değişikliğine neden olduğunu belirtmiş, bunların yarısı da sosyal ağlara bağımlılığın hayatlarını olumsuz etkilediğini söylemiş.
• Araştıma, bireylerin yıllar sonra buldukları arkadaşlarının başarılarıyla kendi başarılarını kıyaslamaktan kendilerini alıkoymadıklarını ve eğer arkadaşları daha büyük başarıya sahipse ciddi özgüven kaybı yaşadıklarını tespit etmiş.
• Araştırmaya katılanların 3'te biri sosyal alanda tepkilerini ortaya koyduktan sonra ilişkilerinde ve çalışma hayatlarında zorluk yaşadıklarını belirtmişler.
• Katılımcıların üçte ikisi internette 2-3 saat geçirdikten sonra rahatlamakta ve uykuya dalmakta zorlandıklarını belirtmişler.
Bu araştırmanın ortaya koyduğu sonucu araştırmayı yürüten Dr.Linda Blair şöyle özetliyor; “İnsanların teknolojiyi kontrol etmesi gerekirken, teknoloji insanları kontrol ediyor. Tüm elektronik cihazları kapatmak bizim elimizde ama çoğumuz bunu nasıl yaptığımızı bile unutmuş durumdayız.”
Yani sözün özü ; Kullandığı elektronik cihazın esiri olan bireyler oluyoruz. İnsanlar teknolojiyi kontrol ettiğini zannederken, teknoloji hızla insanları kontrolü altına alıyor ve olaylar karşısında tepki vermeyen, bilgisayarın karşısından kalkamayan ya da telefonundan uzaklaşamayan, onunla yatıp kalkan bireyler haline geliyoruz.
Yaşam hızla akıp giderken ve bizler yaşamla birlikte, onu hissederek, duyarak, görerek akmak varken teknolojiye akmayı tercih ediyoruz.
“Denge” diyor için denge... Teknolojiyi “İNSAN” yararına kullanalım, İnsana yakışan tüm değerlerle birlikte... Paylaşım, hoşgörü, tevazu, sevgi, neşe, gelişim, dönüşüm, yardımseverlik, şefkat, merhamet, adalet, saygı...
Haydi şimdi bu yazıyı beğenin/paylaşın ve bilgisarınızı /telefonunuzu kapatıp en yakınızdaki insanın gözlerine bakın ve insan olduğunuzu hatırlayın, gerçek, canlı öyküler yaşamak için haydi hayatın içine bir adım atın....
Sevgiyle....
Paylaş