Paylaş
İlişkiler, dostluklar, aşklar başlıyor ve...
İlk gün:
- Seni seviyorum, hayatımın aşkısın!
3. gün:
- Seni seviyorum ama bu eteği giyme ya da sen benim en iyi dostumsun ama Ayşe’nin dostu olma, kıskanıyorum.
1. haftanın sonunda:
- Galiba bu iş yürümeyecek, söylediğim hiçbir şeyi yapmıyorsun! Galiba ten uyumu yok aramızda!
Günümüz dünyası; insanların, birbirine ve kendine yabancılaştığı, birbirlerine karşı ne hissettiklerini bile tam bilmedikleri, duyguların anlamlarının bile içinin boşaldığı bir dünya. Aşkın, sevginin ne olduğu bile bilinmeden çabucak harcandığı günler bu günler!
Sevgililer Günü'nde sevgiliye gönderilen çiçek demetinin büyüklüğü ya da hediyenin maddi değerinin büyüklüğü ile aşkların süresi arasında ters orantı var!
Bu da değişir elbet ama şimdilik çoğunlukla böyle...
Sevgiden, aşktan korkan gruba bugün sözlerim. (Bilirim ki çok cesur, aşka, sevgiye aşık pek çok insanda var.) Aşklarımız, sevişmelerimiz birkaç günlük ya da sadece birkaç ay sürüyor. "Cinsellik olmadan yaşayamam, aşk istemem, acı, kadın gözyaşı ve sorumluluğu istemem ama cinsellik olmalı" hayatımda diyenler var. Aşağıdaki haberdeki şişme bebekleri satın alan erkeklerin bir kısmı bu nedenle alıyordur diye tahmin ediyorum.
"Reuters haber ajansı, 14 Şubat Sevgililer Günü öncesinde şişme bebek ticareti hakkında bir haber servis etti. Fenghua dışındaki Ningbo Yamei plastik fabrikasına giren ajans, şişme bebek üretiminin en ilginç ayrıntılarını gözler önüne serdi. Yaklaşık 13 farklı şişme bebek modeli ürettiklerini belirten yetkililer 16 dolara satılan bebeklerin en çok Japonya, Kore ve Türkiye’ye satıldığını açıkladı. Geçen yıl 50 bin şişme bebek satıldığını açıklayan şirket sözcüsü “Bunların yüzde 15’ini üç ülke alıyor” dedi!
14 Şubat Sevgililer Günü'nü yalnız geçirmek istemeyen erkekler bir yol bulmuş gibi görünüyor. Ama yine de bana soracak olursanız; ömürlük aşklar, şişme aşklardan da aşıklardan da daha iyidir.
Yalnızlaşma, sosyal fobi, ilişki fobisi, aşık olamamak, acı çekmekten korkmak... gibi pek çok psikolojik sorun yaşayan birey, sevginin, aşkın o güzel büyüsünden, ateşinden mahrum kalmaktadır. Aşktan korkanlar ya da aşkı yaşayamayanlar; aşk’ın büyüten, çoğaltan gücünden, sevginin insanın yüreğini genişleten ve sanki tüm insanları, doğayı içine alabilecekmiş gibi hissettirmesinden, nedensizce gülmelerden, herkese “aşkım” diyebilme şaşkınlığından ve daha nelerden nelerden mahrum kalırlar…Siz de yazmak ister misiniz, başka neler geliyor aklınıza?
Nazım Hikmet’in dediği gibi;
“Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da,
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil!
Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte,
Yani yürekte!”
Aşk ve sevgiyle..
Paylaş