Paylaş
Nasıl aşık oluruz , düşündük mü hiç?
Düşünerek, hesaplayarak kitaplayarak aşık olunabilir mi? Zamanlanabilir mi? Bahar gerçekten aşkın mevsimi mi yoksa ‘ben her bahar aşık olurum’ şarkısındaki gibi koşullandık mı?
Aşk her zaman iyi satar, ‘imkansız aşk’ ise tarihe yazılır neden?
Aşkı yaşamamışşa bir kalp, tatmamışsa aşk acısını, gerçekten insan olur mu?
Gönül ve kalp aynı yer midir?
Yıllardır okuduğum, dinlediğim aşk hikayelerinde neden hep zorluklar var?
Kalp kendini seveni neden sevemiyor?
Bir danışanımın sesi kulağıma geliyor:
Benim için her şeyi yapıyor, her istediğimi, o kadar kibar ve nazik ki anlatamam, çok iyi biri, eğer onu sevebilirsem tüm hayatım boyunca beni el üstünde taşır biliyorum, bana çok değer veriyor. Ama ben ona hiç heyecan hissetmiyorum. Sizce evlensem sevebilir miyim sonradan, alışır mıyım ona?
Siz ne dersiniz? Alışır mı, sever mi?
Ve devam ediyor anlatmaya...
Bir kez çok sevdim, fena tutuldum, kör kütük derler ya işte öyle! Hiç kimsenin onay vermediği biriydi. Ne ailem ne de arkadaşlarım bizi uygun bulmazdı. Zıt kutuplardık, beni çok kızdırırdı hatta çıldırttı. Ak dediğime kara, karaya ak derdi. Kendine çok güvenirdi, beni sevdiğini bilirdim ama ağzından çok az sevgi sözcükleri dökülürdü. Ama onun yanındayken sanki tamdım, oraya aittim… Baskılara dayanamadım ayrıldım, çok uzun süre çok acı çektim, şimdi korkuyorum yeniden açık olmaya...
Zıt kutuplar birbirini çeker! Bu fizik kuralı gönül ilişkilerinde de geçerli.
Gönül eşitlenmek için tamamlanmak için zıttı sever. Kendi içindeki koşullar dünyasına inat, kendini esnetebilmek için, olmazları olur yapmak için!
Doğduğumuzdan beri evlilikle ilgili bize öğretilenleri bir düşünün, hepsi koşullar dünyasına ait: evi, arabası olsun, paranın önemi yok insan olsun, karı kızı kumarı olmasın, ince ve nazik olsun, benim gibi düşünsün, inansın, bana benzesin, boyu buyuma huyu huyuma suyu suyuma uygun olsun, uyumlu olsun... Hep koşullar, beklentiler... Herkes kendince iyiyi ister!
Ve kalp, koşullar dünyasına isyan edercesine, koşullu sevgiye karşı çıkarcasına, kendini yakma pahasına da olsa zıttına çekilir farketmeden. Aklın sözünün pek geçmediği sadece gönlün hüküm sürdüğü bir yere… Bir kişiyi olduğu gibi kabul deneyimini yaşamak için.
Kalp zoru sever! Kalbin gerçekten açılması için gönlün kendini ortaya çıkarabilmesi için yanmaya, acıya gerek vardır. Aşk yakar, acıtır, bununla beraber eğer cesursan yanmaya yeniden yanmaya razıysan kalbini yumşatır gönlünü açar.
Kendine benzemeyeni sever insan!
Koşullar dünyasını kırmak için,
Herkesin birbirinden farklı olduğunu deneyimlemek ve kabul etmek için
Ancak sana benzemeyen seni yumuşatır, değiştirir, farklılıkları sevdidir,
Kötüyü de, zıttı da sevmek için,
Sevdiğini olduğu gibi kabul deneyimi yaşamak için,
İnsanı sevmek için,
İnsanı kabul etmek için,
Kendini sevmek için,
Tanrıya yaklaştırdığı için,
İçinde şefkat, merhamet, tutku, sevgi, merak, keyif, adrelanin, serotonin, neşe, hüzün, acı olduğu için…
Zıtlıklarla, çelişkilerle yüzleşmek için,
Çoğu zaman tüm bunları farketmeden bilinçsizce sever insan işte o zaman aşk aşk olur!
‘Ben imkansız aşklar için yaratılmışım
Ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı’ şarkısı kulaklarımda...
Herkese aşk dolu günler dilerim…
Paylaş