Paylaş
Çok yoğun ve bol kar yağışlı bir kış geçirdik. Kış, kış gibi geçti yani. Kar hiç bitmeyecek zannettik. Kışın ilk aylarında bize huzur veren beyaz, 3-4 ay sonra sıkıntı vermeye başladı ve “Ne zaman gidecek bu kar, ne zaman gelecek bahar?” diye sorar olduk.
Baharın ilk belirtilerini gördüğümüz bu günlerde ise içimiz kıpır kıpır olmaya başladı. Güneş tam yüzünü göstermese bile, nisan yağmurları yağsa bile içimizde yeni umutlar, hisler yeşermeye başladı. Baharla birlikte doğdaki yenilenme, tazelenme izlemeye değerdir doğrusu.
Tüm kış kupkuru olan meyve ağaçlarının dallarında patlamaya hazırlanan yaprakların, çiçeklerin tomurcukları, bebeğini kucağına almaya hazılanan ve o günü iple çeken anne adaylarına benzer; sabırsız, heyecanlı, kıpır kıpır, meraklı...
Bahar her zaman olumlu duygularla gelmez aslında! Bahar yorgunluğu ve bazen de depresif haller çok sık görülen durumlardır. Mart sonu Nisan başı ve belki de tüm ay boyunca süren garip bir yorgunluktur, insanı deli eden. Yataktan çıkmak istemezsiniz, iş motivasyonunuz düşer, sinirli ve gergin olursunuz, stres artar. Bedeninizle ilgili en çok söylediğiniz cümleler “Sanki üstümden tır geçti ya da dayak yemiş gibiyim" veya "Kafam kazan gibi”dir. Bu şikayetlerimizi duyan dostlarımız “Enerjilerdendir, takma, göz vardır üstünde” der bazen, güleriz...
Tüm bu değişimlerin nedeni, yeni gelen mevsime bedeninizin ve ruhunuzun uyumlamaya çalışmasından başka bir şey değildir aslında. Kışa ve yaza girerken bu tür uyumlanma süreçlerini çoğunlukla hepimiz yaşarız.
Bahar her ne kadar içimizi kıpır kıpır yapsa da, güneşin o gül yüzünü yeni yeni gösterdiği, yağmurların hakim olduğu bu günler bedenimiz ve ruhumuz için biracık zor geçer. Bedenimiz bahara ait havanın içindeki iyonlara yavaş yavaş uyumlanır. Kışın isli puslu havasına alışan insan bedeni bu kez de bol bol temiz havaya alışmaya çalışır.
Bu geçişi kolaylaştırmak için yapılanacak şeyler çok açık aslında,
Beslenmemize dikkat etmek ve detoks yapmak için uygun bir dönem, vücudumuzdaki tüm biriken toksinleri atarak yenilenebiliriz. Daha hafif beslenebiliriz, kafein içeren içecekleri azaltabilir, alkol ve sigaradan uzak durabiliriz. Tabii ki egzersiz ve spor bu önerilerde olmazsa olmazlardan. Kapalı spor alanlarından çıkıp kendimizi doğaya bırakmanın tam zamanı. Doğadaki uyanışı, yenilenişi izledikçe kişi kendine dönüyor ve sormadan edemiyor: “Geçtiğimiz kışı nasıl geçirdim, olumlu neler yaptım, olumsuz deneyimlerden neler öğrendim? Önümüzdeki dönemden beklentilerim, hayallerim ve planlarım neler? Koca bir kış daha geçti. Neler kazandım bu kıştan? Ağzımda hangi lezzetler kaldı?...”
Bu niyetle bu sabah mahallede yürüdüm biraz. Baharın gelişini tüm hücrelerimde hissettim. Ankara'da yağmur vardı... Çok güzel bir Nisan yağmuru... Tertemiz havayı çiğerlerime çektim. Başımı, saçlarımı, ellerimi, parmaklarımı, ayaklarımı hissettim yağmurun altında...Yüzüme düşen yağmur damlalarını hissettim, seslerini duydum...Yeni Türkü'nün şarkısı kulaklarıma geldi. Eşlik etti bana bu yürüyüşte... Ve sizler de dizeleri okuduğunuzda şarkıyı duyarsınız kulaklarınızda...
Küçüçük bir bakışın, çözer beni kolayca
Kenetlenmiş parmaklar gibi sımsıkı kapanmış olsa...
Yaprak yaprak açtırırsın, ilk yaz nasıl açtırırsa,
İlk gülünü gizemli, hünerli bir dokunuşla...
Hiç kimkesin yağmurun bile böyle küçük elleri yoktur,
Bütün güllerden derin bir sesi var gözlerinin...
İçimde dingin bir çoşku, yüzümde keyifli bir gülümsemeyle “Merhaba, hoş geldin” dedim İlkbahar'a,
Hoş geldin!
Paylaş