Paylaş
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü...
8 Mart 1857'de ABD'de dokuma işçileri daha iyi çalışma koşulları istemiyle grev başlatıyorlar. Polisin işçilere saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmeleri ve çıkan yangında çoğu kadın 129 kişi can veriyor. 1910'da Uluslararası Sosyalist Kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Partisi lideri Clara Zetkin 1857 yılında ölen kadın işçilerin anısına 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını öneriyor ve bu öneri oy birliğiyle kabul ediliyor.
Türkiye'de 1921 yılında ilk kez “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak” kutlanıyor. Yıllar içinde “Emekçisi” kalkıyor.
1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanmasını kararlaştırıyor.
Bu haftaki yazıma 8 Mart'la ilgili kısa bir tarihçe ile başladım. Bence bu tür günlerin tarihçesini bilmek, hangi vesileyle bu günleri kutladığımızı bilmek, en dipteki anlamını idrak etmek çok ama çok önemli. Kadın haklarının kazanılması ve hayatta geçirilmesi, uygulanması sürecinde; yol açıçılara, devrim yapanlara ve bu uğurda canını verenlere şükran borcumuz var.
Kadınlara çiçekler, hediyeler alalım, çiçekçiler, çikolatacılar, mağzalar kazansın diye kutlanmıyor Kadınlar Günü. Bu kadar basit olamaz!
Kadınlar günü önemli çünkü...
Kadınlara yapılan ayrımcılığın, şiddetin, cinsel sömürünün konuşulacağı, eşitliği, barışı, özgürlüğü, insanlığı, sevgiyi vurgulayacak bir gün olduğu için önemli "Dünya Kadınlar Günü!"
Erkeğin son yüzyıllarda kadını ve dünyayı kontrol etmek için kullandığı tek şey; GÜÇ ve KUVVET! İşe yaradı mı? Bence HAYIR.
Hala;
- Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suç,
- Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasında. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolar.
- Küresel olarak, 15 ile 45 yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmakta.
- En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiş (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimse. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şekli.
- Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmekte . Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğu yapar.
- HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıkları, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu bilinmekte.
- HIV/AIDS salgınında kadınlar ve çocuklar savunmasız ve mağdur.
- Kadınlar dünya çapında toplam iş gücü içinde yükün üçte ikisini üstleniyorlar.
- Dünyanın toplam gıdasının %52'sini üretiyorlar.
- Ancak dünya gelirinden onda bir oranında pay alıp dünyadaki tüm mal varlığının yalnızca % 1'ine sahip olabiliyorlar.
Aslında bu liste uzar da uzar...İnsana yakışmayan davranışlar. Adaletsizlik...
Çözüm listeleri de çok uzun... Çözüme dair eylem adımlarını uygularken hepimize görev düşüyor bence, kadına, erkeğe, devlete, kurumlara, gönüllü kuruluşlara, din adamlarına, toplum sözcülerine... Herkese, hepimize...
Kadınlar kendi değerlerini, kudretlerini farkettikçe, korkunun yerini sevgi aldıkça, erkekler gücü bıraktıkça, barış herkes için yaşanır olacaktır.
Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun...
Sevgiyle...
Paylaş