Paylaş
Tüp bebek tedavisi, anne ve babanın yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar ortamında birleştirilerek bir embriyo oluşturulması ve bu embriyonun rahim içerisine yerleştirilmesi prosedürlerini içermektedir. Tüp bebek tedavisi bu şekilde anlatılınca basit bir işlem gibi görünmekle birlikte aslında kompleks işlemlerden oluşmaktadır. Hastaya göre değişen çok ince ayarlamalar ve hassas çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Modern tüp bebek tedavisi ilk kez Robert Edwards ve Patrick Steptoe tarafından yapılmıştır. Tüp bebek işlemi sonucu doğan ilk bebek ise Louise Brown isimli bir bebek olup, 1978 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiş ve ilk başarılı tüp bebek uygulaması olarak tarihe geçmiştir. O dönemden itibaren tüp bebek ile ilgili gelişmeler, yenilikler günümüzdeki tüp bebek tekniğinin temelini oluşturmuştur. Böylece üreme tıbbı açısından bir çığır açılmış ve 30-40 yıl öncesinde çocuk sahibi olması imkansız gibi görünen pek çok kişi bu yöntem sayesinde gebe kalabilmiştir. Dünyada tüp bebek ile ilgili gelişmeler hızla devam ederken, ülkemizde tüp bebek konusundaki çalışmalara kayıtsız kalmamıştır ve 1989 yılında Ege Üniversitesi’nde ilk tüp bebek doğumu gerçekleşmiştir.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ KİMLERE UYGULANIR?
Günümüzde bu yöntem sadece doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlerde gebelik elde etmek için değil, bazı genetik hastalıkları bulunan çiftlerde hastalığı taşımayan embriyoların elde edilmesi, doku-organ nakli gereken durumlarda genetik olarak benzer kardeşlerin oluştuğu gebeliğin sağlanmasında da kullanılmaktadır. Günümüze kadar yaklaşık 6 milyon bebeğin IVF teknolojisi ile dünyaya geldiği tahmin edilmektedir.
Çocuk sahibi olamayan çiftlerde tüp bebek tedavisi için öncelikle yapılan testlerle hastaların normal yöntemlerle gebe kalamayacağı tespit edilmiş olmalıdır. Yine tüp bebek işlemi öncesinde aşılama tedavisinden fayda görebilecek hastalara en az 3 kez aşılama (inseminasyon) yapılmış olmalıdır.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? TÜP BEBEK TEDAVİSİ AŞAMALARI NELERDİR?
Tüp bebek tedavisinde öncelikle yapılan testlerle erkekte ya da kadındaki sorunlar incelenir. Yine tüp bebek yapılmasına engel bir hastalığın varlığı da araştırılır. Kısırlık nedeni kadından, erkekten veya her ikisinden kaynaklanabilir. Bazen de kısırlığa neden olacak hiç bir sorun çiftlerde tespit edilemez. Buna “nedeni bilinmeyen infertilite” denir.
Bu araştırma tamamlandıktan sonra, çiftler tüp bebek için uygunsa kadına adetli dönemde tüp bebek iğneleri başlanarak yumurtalar geliştirilir ve belli büyüklüğe geldiğinde çatlatma iğnesi ile yumurtanın yapıştığı duvardan ayrılması sağlanır. Çatlatma iğnesinden 36 saat sonra anestezi altında “yumurta toplama işlemi” yapılır. Toplanan yumurtalar embriyologlar tarafından laboratuvar ortamında erkeğin spermleri ile döllenir. Embriyolar her gün kontrol edilerek 2-5 gün laboratuvar şartlarında büyümeleri sağlanır. Daha sonra gelişen embriyolar ana rahmine yerleştirilir.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Standart tüp bebek tedavisinde toplanmış yumurtalar, erkekten alınan ve hazırlanan spermlerle bir araya konulur, spermlerin yüzerek yumurtaları döllemesi beklenir.
Mikroenjeksiyon (ICSI) tedavisinde ise, standart tüp bebek tedavisinden farklı olarak her bir yumurtanın içine bir sperm özel bir mikroskop altında enjekte edilir ve embriyoların gelişimi için beklenir. ICSI genellikle şiddetli erkek kısırlığında uygulanır. Böyle erkeklerde sağlıklı sperm sayısı çok düşüktür veya menide hiç sperm yoktur, testislerden cerrahi yolla sperm elde edilir. Anne adayının yaşının 38’den fazla olduğu, az sayıda yumurta elde edilen, standart tüp bebek tedavisiyle döllenme ya da gebelik elde edilemeyen çiftlerde de ICSI uygulanır.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ NE KADAR SÜRER?
Tüp bebek tedavisi hastadan hastaya değişmekle birlikte 15-20 gün arasında tamamlanan bir tedavi sürecidir. Bu nedenle hastalar öncelikle bulundukları şehirdeki tüp bebek merkezini tercih edebilir. Ancak tüp bebek merkezi tercihinde en önemli nokta merkezin güvenilir olması ve başarı oranlarıdır. Elbette tüp bebek fiyatları da bir tercih nedenidir. Tüp bebek tedavisi çiftler için oldukça stresli ve yorucu olabilmektedir. Bazı hastalarda tedavi olumlu sonuçlanırken bazı hastalarda ise olumsuz sonuçlar alınabilmektedir. Günümüzde en iyi şartlarda dahi tüp bebekte başarı oranı %50-60’ tır. Bu akıldan çıkarılmamalıdır. Yaşı genç, yumurtalık rezervi iyi, belirgin bir sperm sorunu olmayan hastalarda başarı oranı yüksektir. Ancak yaşı ileri, yumurtalık rezervi düşük olan kadınlarda ve ya erkeğin spermleri ile ilgili sıkıntılar varsa bu oran aşağıya doğru iner. Tedaviye başlayacak hastalar mutlaka başarı şansını doktorlarıyla görüşmeli ve bu bilinçle tedaviye başlamalıdır.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNİ KİMLER YAPAR?
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları uzmanlık eğitimi sırasında kısırlık tedavisi hakkında eğitim almaktadır. Ancak tüp bebek konusunda yeterli eğitim uzmanlık eğitimi sırasında verilmemektedir. Bu eğitim, uzmanlık sonrası 6 aylık bir kurs ile Sağlık Bakanlığının yetkilendirdiği tüp bebek merkezlerinde verilmektedir. Bu kursu başarı ile tamamlayan kadın doğum uzmanları tüp bebek uzmanı olarak görev yapmaya hak kazanırlar.
Tüp bebek uzmanları normal yollarla gebe kalamayan hastalara yumurtlama tedavisi başlanması, tedavinin yönetimi, uygun hastalara aşılama yapılması, aşılamadan fayda görmeyen hastalara tüp bebek uygulaması yapılması konusunda uzmanlaşmış doktorlardır. Tüp bebek tedavisi bir ekip işidir. Yani hastane, embriyolog, tüp bebek uzmanı ve gerekli hallerde üroloji uzmanı bir ekip şeklinde çalışmaktadır.
TEDAVİNİN PSİKOLOJİK YÖNÜ
Tüp bebek tedavisi çiftler için heyecanlı ve zorlu bir süreçtir. Yıllarca çocuk tedavisi ile uğraşan hastaların toplum baskısı nedeniyle psikolojik olarak yıpranmış oldukları bir gerçektir. Bu nedenle tüp bebek doktoru sadece kısırlık tedavisi veren bir doktor değildir. Aynı zamanda hastanın duygusal özelliklerini de göz önünde bulunduran, endişelerini önemseyen bir doktor olmalıdır. Gerekli hallerde psikiyatriden de destek alınmalıdır.
Günümüzde ilk evlilik yaşının artması, gebeliğin kariyer vb. planlamalar nedeniyle daha geç yaşlara ertelenmesi infertilite sorununu arttırmıştır. Normalde kadınlarda üremenin en iyi olduğu dönem 20-35 yaşları arasıdır. Çoğu kadında geç yaşta evlilik ya da çocuk sahibi olmayı ertelemekten dolayı bu dönem yeterince verimli kullanılamamakta, potansiyel olarak üremenin en iyi olduğu dönem boşa gitmektedir. Üreme potansiyelinin 35 yaş sonrasına azalmasına bağlı bazı çiftlerde tüp bebek ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Modern tıptaki en önemli ilke sorunları olmadan engellemek yani koruyucu hekimliktir. İnfertilite problemini daha çok 35 yaş sonrasında gördüğümüz için, gençlere evliliği ertelememelerini ve evli çiftlere de gebeliği ertelememelerini öneriyoruz.
Paylaş