Paylaş
Usul usul özgürlüğün sanki elinden kayıp, gidiyormuş gibi geliyor mu?
Belki itiraf edemiyorsun kendine...
Kendine vakit ayırmak öyle zor olmaya başladı ki...
“Ben” iken; “ben-İM” vakt-İM, benim sevdiğ-İM şeyler, ben-İM uyk-UM, benİM bedenİM derken; o kutsal buluşma anından sonra bir anda “ben” “sen” oldu, ben-İM’ler, SENİN oldu.
9 ay boyunca bedenimi, uykumu, yediklerimi paylaştım senle.
Ve kavuştuktan sonra bedenim artık senin, sen istedikçe seni emziriyorum.
Uykum, senin uykuna göre artık.
Yediklerimi bile senin gazına, allerjilerine göre seçer oldum.
Zaman zaman bebeğine gizli gizli öfkelenirken yakalıyor musun kendini?
Belki derinden duyulan bir tutam utanç…
Şimdi dur ve kendine bir alan aç.
Ve ilk bilmen gereken; yalnız değilsin…
Şimdi bir ohhhh çek…
Etrafın benzer kızkardeşlerle dopdolu
Fark et ve kucaklaş...
Yalnız olmadığını deneyimlemek için kendine alan açma yolculuğunda, seninle benzer sevinçleri, hüzünleri olan duygudaşlarında kucaklaşmak için, kalbine nefes aldırıp, kendine nefes vermeye ne dersin?
Bu duyguna yakından bakmak iyi gelir mi sana?
Kendine kızma. Her duygu çok özel.
Her duygunu Mevlana’nın misafirhane şiirindeki gibi kucakla, misafir et.
Mutlaka sana getirdiği bir armağanı var.
Sevgiyle armağanını kabul et.
O duygu, zamanı gelince senden gidecek…
Armağanı ile kendi şiirini yazacaksın..
Bir annenin yavrusunu kucaklaması gibi, öfkeni de, utancını da kucakla…
Yaşamdaki -İM’lerden vazgeçmek iyi gelir mi sana?
Armağanlarından biri bu olabilir mi?
Yaşamda BİR ve BÜTÜN hissetmeye, benİM’lerden vazgeçerek başlamak, hoş bir deneyimdir belki..
Bir adım geri çekil ve birde karşıdan bak bakalım
Yıpratıcı ve zor zamanlarda nefesinle kal…
Ve kendine bu deneyimin içinden geçme izni ver.
Anneliğe geçişini kutla.
Yeniden doğmak gibi...
Bu zorlayıcı sürecin sonunda bir kadından, bir anne doğuyor
Yakından izle bu dönüşümü
Deneyimin içinden geçmene izin ver
Ve sarıp sarmala kendini
Kulak kabart her duyguna
Bırak “şiirini” yazsınlar
Sana, armağanını kabul etmek kalsın.
Paylaş