Paylaş
Birçoğumuz bize acı veren, üzgün hissettiren şeyler hakkında konuşmak istemeyiz. Duygularımızı bastırır ve dile getirmekten kaçınırız. Fakat bir konu hakkında konuşmuyor olmak konuya dair hiçbir duygu ve düşünceyi yansıtmadığımız anlamına gelmez. Hal, tavır, yaşantı hatta kararlar noktasında değişimler yaratabilir. Ebeveynlerin en iyi gözlemcileri olan çocuklar ise bu farklılıkları asla gözden kaçırmazlar. Anne-babalarının ve etraflarındaki yetişkinlerin yüzlerindeki mesajları kusursuz şekilde okuyabilirler. Konuşmaktan ve duyguları dile getirmekten kaçınmak çocuğa yanlış mesajlar verebilir. En güvendiği kişilerin konuşmadığı, gizlemeye çalıştığı bir konu onu ürkütebilir. Bu konuyla ilgili çocuğun soru sormasını, doğru ya da yanlış bildiklerini dile getirmesini engelleyebilir. Böyle bir endişe yaratmadan açık iletişim kurmak gereklidir.
Bizler keşfetmeden oldukça önce çocuklar aslında ölüme dair farkındalık edinmiş oluyorlar. Yaşamın akışı içerisinde ölü kuşlar, böcekler, cansız hayvan bedenlerine tanıklık ediyorlar. Birebir böyle bir görüntüyle karşılaşmamış olan çocuk bile gün içinde ekranlar aracılığıyla girdiği dijital dünyada benzer sahneleri izliyor. Ölüm kavramını içinde barındıran masallar ve hikaye kitapları da elbetteki bir düşünce yaratıyor zihinlerinde. Dış dünya ve uyaranlar sayesinde edindikleri bu fikirlerle oyunlarında ölüm kavramına yer vermeye başlayarak farkındalıklarını geliştiriyorlar. Ancak zihinlerinin netleşmesi, sorularının cevap bulması için bir yetişkinin yardımına ihtiyaç duyuyorlar.
1. Çocuklara bu konuya dair yapılabilecek yardımın ilk basamağı bu konunun konuşulmasının normal olduğunu hissettirmek olacaktır. Ölümü gizlemek, yok saymak ya da konuyu kapatmak yanlış hamlelerdir. Çocukla ölüm hakkında konuşmak ebeveynlerin; çocuğun konuyla ilgili bir bilgisi olup olmadığını öğrenmesine, bildiklerinin içindeki yanlışları tespit etmesine, korkuları hakkında fikir sahibi olmasına yardımcıdır. Bu konuşma çocuklara ihtiyacı olan bilgiyi verir hem de yaşanabilecek bir kriz anına onları hazırlamış olur.
2. Çocuklara ölüm kavramını anlatırken çocuğun yaşı ve konuşmanın içeriği oldukça önemlidir. Yaptığınız açıklamalar yaşına ve gelişimine uygun olmalı, zihnini karıştırmamalı, onu korkutmamalı. Her ne kadar ölüm kavramının konuşulması biz yetişkinler için kişisel yaşantılar ve inançlara göre değişebilse de, söz konusu çocuklar olduğunda yaklaşımsal olarak doğrular tek bir yolda birleşiyor diyebiliriz.
Araştırmalara baktığımızda; çocukların ölümü anlamlandırmalarının gelişim basamaklarına göre değiştiğini görüyoruz. Bu farklılıkları bilmek önemli ve yol göstericidir.
0-2 yaş: Bebeklik döneminde ölümle ilgili kavramları anlayamazlar. Ancak ölen kişinin duyusal olarak algılayabildiği koku ve ses gibi özelliklerini arayabilirler.
3-5 yaş: Okul öncesi dönem çocukları için ölüm, geçici ve geri dönüşü olabilir bir olaydır. Kalıcı olduğunu düşünemezler çünkü oyunları da sıklıkla sihirli fikirlerle doludur.
5-9 yaş: Okul çağı çocuklarının birçoğu ölümün bir son olduğu gerçeğini yavaş yavaş anlamaya başlar. Ancak bir yandan oyun dünyalarında devam eden sihirli fikir ve güçleri ile bu sonu değiştirebileceklerini, ölen kişiyi geri getirebileceklerini ya da onu ölümden koruyabileceklerini düşünürler.
9-12 yaş: Çocuk artık somut bir kavram olarak ölümü anlamlandırabilir. Mantıksal düşünme becerileri geliştiğinden ölümün tüm canlılar için var olan bir gerçek olduğunu bilirler.
12 yaş ve sonrası: Ergenlik döneminde ölüm kavramını tam olarak yetişkinler gibi anlayabilirler. Soyut düşünme ve akıl yürütme becerilerinin gelişmesiyle hayat, benlik, ölüm gibi kavramları çokça sorgulayabilirler.
3. Kendinizi ölüm paylaşımını yapabilecek güçte hissetmiyorsanız, çocuğunuzun ve sizin güvendiğiniz en yakınlarınızdaki bir yetişkinden yardım almalısınız. Yaşanan kaybı arkadaşlarından ya da herhangi birinden duymasından ziyade sizden ya da en güvendiğiniz yakınınızdan duyması en doğru olandır.
4. Vereceğiniz üzücü habere çocuğunuzu alıştırmak için öncelikle kendi yaşantı ve duygularınızı paylaşabilirsiniz. ‘Bir süredir kendimi mutsuz hissediyordum, çünkü … hastaydı.’ ya da ‘Bir olay yaşandı ve ben çok üzgünüm.’ gibi.
5. ‘… öldü, artık yaşamayacak.’ demek özellikle küçük yaş grubu çocuklar için bir anlam ifade etmez. ‘Yaşamak için nefes almak, yürümek, konuşmak, yemek yemek gerekir. …. artık bunları yapamayacak.’ açıklaması ise çocuğun zihninde net bir kavram yaratacaktır.
6. ‘Derin bir uykuda olacak.’ , ‘Bizi gökyüzünden izleyecek.’ gibi çocukların anlamlandıramayacağı gerçek dışı ya da karmaşık ifadeler kullanılmamalıdır. Özellikle uykuya ilişkin söylenebilecek cümleler hemen akabinde ya da ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilecek uyku problemlerinin temelini oluşturabilir.
7. Basit gerçekler çok detaya girmeden anlatılmalıdır. Ölüme sebep bir hastalıksa söylenebilir, bir kaza ise ayrıntılara girmeden paylaşılabilir, yaşlılık nedeniyle ise doğumdan yaşlanmaya kadar olan süreç anlatılarak sohbet edilebilir.
8. Çocuğun duygularını ifade etmesine izin verilmelidir. Kendi duygunuzu yaşayış biçiminizi söyleyerek model olabilirsiniz. ‘Bazen kendimizi üzgün hissettiğimizde ağlarız. Ben de ölüm haberini aldığımda ağladım.’ gibi üzüntü duygusunu yaşayış biçiminizi açıkça paylaşabilirsiniz. Ağlamak oldukça normal bir duygu yaşayışıdır mesajı çocuğa geçer.
9. Ölüm olayının ardından etraflarında neler yaşanacağı çocuğa endişesiz ve tabiki yaşı düzeyinde anlatılmalıdır. Cenazeyle ilgili işler, kültür ve inanışa bağlı olarak değişebilen tören, defin, ziyaret süreçleriyle ilgili çocuk bilgilendirilmelidir.
10. Çocuklardan gelebilecek her sorunun yanıtını bilmeniz elbette mümkün olmayabilir. Bu çok normaldir. Endişelenmek ve çocuk karşısında güvensiz bir profil çizmek, çocuk için daha korkutucu olabilir. Bu sebeple tüm dürüstlüğünüzle ‘Bunun yanıtını gerçekten bilmiyorum’ diyebilmek çok daha sağlıklı, inandırıcı ve rahatlatıcı olacaktır.
Her konuda olduğu gibi lütfen bu hassas konuda da çocuklarınızı duyun, dinleyin, onlara açık ve dürüst olun. Karşılıklı korku, endişe ve kaygılarınız hakkında konuşun. Duygu ve düşünceleri paylaşıyor olmak ailece birçok zorlu tecrübeyi çok daha az sarsıntı ile atlatmanıza yardımcı olacaktır.
Paylaş