Paylaş
Son yıllarda giderek önem kazanan ve özellikle gençlerde yaygınlığı ve sıklığı giderek artan yeme bozuklukları Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “önemli tıbbi durum” olarak tanımlanmaktadır. Yeme tutumu ve beden algısının bozulduğu bu durumda, kişiler bedenini olduğundan şişman ya da şekilsiz bulmakta, çok kısıtlı gıda almakta, yemekleri takiben kusma veya kendini kusturma, laksatif kullanma ve aşırı egzersiz gibi davranışlar sergileyebilmektedirler.
Kişilerin fiziksel görünümlerine gereğinden fazla önem vermesi, özellikle adolesanlarda yeme bozukluklarının artışına yol açmaktadır. Amerika’da yapılan çalışmalar, yeme bozukluklarının son 20 yılda önemli derecede artış gösterdiği üzerinde durmaktadır. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA), klinik yeme bozukluklarını; Anoreksiya Nervoza, Bulimia Nervoza, sınıflandırılamayan (atipik) yeme bozuklukları özellikle tıkanırcasına yeme sendromu olmak üzere 3 grup altında toplamaktadır.
Üniversite öğrencileri gerek içinde bulundukları yaş gerekse muhtemel psiko-sosyal ve ekonomik zorlanmalar nedeniyle yeme bozuklukları için risk grubunu oluşturmakta ve bu konu ile ilgili eğitim ve önleyici tedbirlerin alınması, korunmanın sağlanması, şayet hastalık oluşmuşsa tedavinin sağlanması önem taşımaktadır. Genç kızlarda anoreksiya nervozanın binde bir, bulimiya nervozanın yüzde bir olduğu bildirilmektedir. Erkeklerde seyrektir.
Anoreksiya nervoza nedir, belirtileri nelerdir?
Anoreksiya nervozadaki temel belirtiler; zayıf bir bedene sahip olma arzusu, kilo almaktan aşırı korku, beden imgesinde bozukluk ve adet kesilmesidir. Hasta kilo kaybetme amacıyla özel davranış biçimleri geliştirir. Hastaların yaklaşık yarısı bütün yiyecek alımını ileri derecede azaltarak kilo kaybeder. Bazıları yoğun egzersiz yapar. Hastaların diğer yarısı sıkı diyet uygular, ara sıra kontrol kaybederek tıkınırcasına yemek yer ve ardından bu yediklerini kusarak çıkarır. Hastalar aldıkları besinlerin kilo yapıcı etkisini azaltmak için laksatif (ishal yapıcı), diüretik (su atıcı) gibi ilaçlara da başvurabilirler. Sonuçta hasta, sağlığını tehdit edecek ölçüde zayıflamış oluyor ve önüne geçilmesi güç sorunlar oluşmaya başlıyor. Anoreksiya nervoza için en riskli yaşlar 14 -15 yaşlarıdır. Genelde ergenlik döneminde başladığı bildirilir ancak çok ender de olsa 9 yaşında ve menopoz sonrası kadınlarda başladığı bildiren çalışmalar da vardır.
Bulimia nervoza nedir, belirtileri nelerdir?
Bulimia nervoza, aşırı yeme atakları ve ardından gelen kusmaların ön planda olduğu bir yeme bozuklukları tablosudur. Hasta yine zayıf bir bedene sahip olmak istediği için anoreksiya nervozadaki gibi yediklerini dışarı atmak, kalori yapıcı etkilerini gidermek için çeşitli yollara başvurur. Ancak bu tabloda farklı olarak hasta hafif kilolu ya da normal beden ağırlığındadır. Bulimia nervoza için ise tipik başlangıç 18-19 yaş arasıdır.
Yeme bozukluklarının nedenleri nelerdir?
Yeme bozuklukları, sadece yiyecek ve ağırlık ile ilişkili değildir. Bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi psikiyatrik sorunlarla birlikte ilerler. Oluşan bir yeme bozukluğu, içsel yaşanan karmaşaya dışsal bir çözüm getirmektir. Yeme Bozukluklarının oluş nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Etiyolojide biyolojik ve psikososyal nedenlerin birlikte rol oynadığı sanılmaktadır. Yeme bozukluklarının altında yatan sebepler; düşük benlik saygısı, depresyon, kontrol kaybı duygusu, değersizlik, kimlik karmaşaları, aile içi iletişimde problemler ile ilişkilendirilmektedir.
Yeme bozuklukları tedavisi nasıl olur?
Giderek artan ve ölüm oranı %10’lara yaklaşan bu hastalıkların tedavi protokolü mutidisipliner olmalıdır. Tedavi psikiyatri uzmanının öncülüğünde, beslenme ve diyet uzmanı, endokrinoloji hekimi gibi dalların uzun zamanda ve gerekirse hastanın hastaneye yatışı yapılarak tedavi ettikleri hastalık grubudur.
Bu hastalıklarda endikasyonu kanıtlanmış ilaç tedavisi henüz mevcut değildir. Tek bir tedavi yaklaşımından çok birçok yaklaşımın bir araya gelişi ile hastaya yardımcı olmak uygun olur. Psikoterapi vazgeçilmezdir, aile ile iş birliği ve ailenin tedaviye doğru katılımı önemlidir. Tedavideki ilk hedef genellikle tedavi talebi az olan hastanın tedavi iş birliği içinde olmasıdır.
Beslenme tedavisinde hastaya ilk olarak düzenli yeme alışkanlığını ve sağlıklı bir diyet kabul ettirilmelidir. Diyette hastanın istediği yiyecek, arzu ettiği miktarda olmalıdır. Yeme bozukluğuna sahip olan kişi tehlikede olmadığına ve yardıma gerek duymadığına inanır. Bu durumu yıkmak ve yardım almasını kabul ettirmek için ailenin de eğitim alması ve bilgilendirilmesi gerekmektedir. Tedavi süreci birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir. Ancak tedaviden sonra da tekrarlayabilmekte ve hala bir sorun olmaya devam edebilmektedir.
Paylaş