Paylaş
Takviye edici gıdalar ise bir ya da birden fazla besin öğesi; vitamin, mineral, protein, bitki, botanik, bitkisel kaynaklı maddeler, amino asitler ve benzeri bileşenler ile bunların konsantresi ve/veya ekstraktlarından oluşan ve günlük alım dozu belirlenmiş ürünler olarak tanımlanmıştır. Besinlerden günlük almamız gereken miktarları tamamlayamadığımızda bunları takviye olarak almak ve vücuttaki biyo yararlılığını sağlamamız gerekir.
İşte tam olarak da bu sebeple son dönemlerin popüler tercihi olana kolajen hidrolizatları konuşuluyor ve epeyce tercih ediliyor.
Peki, bakalım neymiş bu kolajen hidrolizatı ve gerek var mıdır günlük olarak alınmasına?
Fonksiyonel bir bileşen olan kolajen hidrolizatı, vücutta kolajen yapımını arttırarak kemik ve cilt sağlığını düzenleyici gıdalarda kullanılan popüler bir bileşen hale gelmiştir. Kolajen dokulardaki matriks, hücrelerin arasında bulunan, hücre aralarını dolduran ve onları destekleyen kompleks bir yapıdır. Ayrıca su ve mineralleri tutar ve doku gerginliğini ayarlar. Kolajen vücudumuzdaki proteinlerin yaklaşık % 25’lik kısmını oluşturan, derimizin % 75’lik kısmını meydana getiren önemli bir proteindir. Çoğunlukla deri, tendonlar, iç organlar, kemik, kıkırdak ve bağ dokuda bulunur ve vücut tarafından fibroblast hücrelerince doğal yollarla üretilir.
Vücut kolajen kaybının nedenleri nelerdir?
Yaşlanma, sigara ve alkol, vücuttaki oksijen azlığı, beslenme yetersizlikleri ile güneş ve diğer dış etkenler nedeniyle 20’li yaşların ortalarından itibaren vücutta kolajen sentezi azalır. Kolajen kaybı sonucunda deri esnekliğini, parlaklığını ve yumuşaklığını kaybeder, donuklaşır, kırışır ve kahverengi lekeler ve başka renk değişiklikleri oluşur. Bunun sonucunda deride sarkmalar ve kırışıklıklar meydana gelir.
Kolajen sentezinin azalması sonucunda benzer bir durumda, bağ doku ve kıkırdaklar için geçerlidir. Yaşlanma ve diğer nedenlerden ötürü kolajen sentezinin azalmasıyla bağ doku ve kıkırdaklar esnekliğini kaybeder ve osteoporoz başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklar meydana gelir. Önemli bir protein ve amino asit kaynağı olan kolajenin sentezinin azalması ile yaraların geç iyileşmesi, yorgunluk ve performans düşüklüğü gibi semptomlar da görülür.
Kolajen hidrolizatının insan sağlığı üzerine etkileri
Yapılan klinik çalışmalar sonucunda araştırmacılar, hidrolize kolajenin güvenli ve insan sağlığına olumlu etkileri olduğunu kanıtlamışlardır. Kolajen hidrolizatının klinik çalışmalar sonucunda kanıtlanan insan sağlığı üzerindeki etkilerine bakıldığında;
Yapılan klinik çalışmalara göre kolajen hidrolizatın olumlu etkilerinden faydalanmak için düzenli ve günlük önerilen kullanımı eklem, kemik ve cilt sağlığı üzerinde yararlı etkileri olduğunu, kanda hidroksipirolin konsantrasyonunu artırma etkileri deneysel verilerle tespit edildiğinden dolayı bu maddenin günlük alım dozu 10 gram olarak önerilmektedir.
Genellikte yapılan araştırmalar sonucunda ürün formülasyonlarında C vitamini kullanıldığı görülmüştür. Ürün formülasyonlarında C vitamini kullanılmasının sebebi C vitaminin kolajen sentezini desteklemesidir.
Kolajen içeren doğal besinler neler?
Vücudunuzun kolajen üretme yeteneğini desteklemek istiyorsanız diyet listenize ekleyeceğiniz kolajen içeren besinler ile doğal çözümler üretebilirsiniz. Günlük tüketimde yer alması gereken besinler tamamlandığında dışardan kolajen hidrolizatı olarak ek takviye kullanımına gerek olmayabilir.
Kemik suyu: Kemik suyu içerdiği glisin, prolin ve arjinin gibi önemli amino asit içeriğiyle mükemmel bir kolajen kaynağı. Beslenme rutininize zaman zaman kemik suyu eklemeniz, vücudunuzda azalan kolajeni yerine koymak için ideal. Ancak rutinde kemik suyu tüketimi kan kolesterol düzeylerini arttırabileceği için kalp-damar hastalığı veya kolesterol yüksekliğiyle ilişkili herhangi bir hastalığınız varsa kemik suyu tüketiminden kaçınmanız çok önemli.
Kırmızı-mor meyveler: Ahududu, böğürtlen, yaban mersini, kızılcık, çilek, kiraz, siyah üzüm, elma, pancar, kırmızı kapya biber, domates gibi besinler içerdikleri güçlü antioksidanlar sayesinde kolajen üretimini uyarırlar. Güneşin zararlı ışınlarının deriye etkilerini azaltırlar. Sabah kahvaltınızda veya günlük ara öğünlerinizde tercih edeceğiniz bu grup alternatifleri güçlü bağışıklığın yanı sıra ışıldayan bir cilt sağlığına da katkıda bulunacaktır.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler: Beslenme listelerimin vazgeçilmezi olan ıspanak, semizotu, tere, roka ve maydanoz içerdiği C vitamini sayesinde vücut kolajenininin üretiminde en büyük destekçi.
Avokado: Cildinizi serbest radikallerin neden olduğu zararlardan koruyan ve cilt hücrelerini oksitlenmeden koruyan harika bir E vitamini ve omega-3 yağ asidi kaynağıdır. Ayrıca kolajen üretimini artırır ve cilt kanseri riskini azaltır. Sabah kahvaltınızda alacağınız yarım porsiyon avokado ile güne başlamaya hazır olun.
Soya ürünleri: Soya, doğal bir bitki hormonu olan jenistein olarak bilinen bir bileşiği içerir. Bu bileşik, kolajen üretimini arttırır. Soyada antioksidanların varlığı da cilt bakımında önemli bir yere sahiptir. Antioksidanlar, hücreye zarar vermenin ana nedeni olabilecek serbest radikallerin üretimini düzenleyerek cildi korur. Cildi sıkılaştırmak, antioksidanların bir başka önemli faydasıdır.
Süt ve süt ürünleri: Süt, oldukça zengin besin değerlerine sahip. Alfa hidroksi asit, B, A ve D vitamini, kalsiyum, selenyum, magnezyum, biotin, B12 vitamini ve B6 vitamini içerir. Süt, kolajen üretimini artırır. Cildin elastikiyetinin artmasını sağlar, serbest radikallerle savaşır. Lor peyniri, beyaz peynir, inek sütü gibi ürünler yüksek oranda prolin ve lisin içerir. Bu amino asitler, kolajen oluşumunu hızlandırır.
Sarımsak: Sarımsak ve soğan gibi sülfür içeren gıdalar vücuttaki kolajen üretimini artırır. Doğal antibiyotik kaynağı olmalarının yanı sıra, cilt için kolajen oluşumuna katkı sağlarlar.
Son yıllarda popülerleşen kolajenin fazla tüketiminin aynı zamanda kan kolesterol düzeylerini de artırıp kalp hastalıklarının önlenmesinde veya tedavisinde olumsuz etki yaratabileceği için günlük beslenmenizde yüksek miktarda tüketiminden kaçınmak gerekir.
Paylaş