Paylaş
Raw Food yani çiğ beslenme, bir beslenme şeklinden çok, bir yaşam felsefesidir. İnsanın kendini yeniden tanıması ve vücudunu arındırması olarak da düşünülen Raw Food; çiğ sebze, meyve, kuruyemişler ve yağlı tohumların tüketimine dayalıdır. Besinlerin pişirilmesiyle enzim aktivitelerinin öldüğüne inanan felsefede, pişen besinlerle hem sindirimde hem de kullanımda istenilen faydanın sağlanamayacağı düşünülür. Raw Food’ta böbreklere fazla yüklenmemek için proteinli besinler ve hayvansal gıdalar tüketilmez, besinler en fazla 40-45 dereceye kadar ısıtılarak pişirilir. Raw Food’ta iki farklı grup vardır. Bir grup hiç et tüketmezken, bir grup sınırlı miktarda et tüketir. Fakat esas Raw Food’ta et tüketimi hiç yoktur. Et tüketenler ise, daha çok balığı tercih eder.
Dönemsel detoks olarak da düşünülen çiğ beslenmenin birçok yararı vardır. Besinler herhangi bir işlemden geçmediği için besin değeri kaybına uğramaz, dolayısıyla enzim ve vitamin değerleri maksimumda kalır. Raw Food’ta katkılı besinler tüketilmediğinden uzun vadede kanser riski çok azdır. Bol lifli bir beslenme şekli olan Raw Food, sindirim sisteminin düzenli çalışmasına da yardımcıdır. Su tüketiminin bol miktarda olması günlük beslenmede doktorların istediği düzeydedir. Alkol ve kafein tüketiminin olmaması da sağlıklı beslenme programlarında istenilen bir davranıştır. Çünkü alkol bileşenleri, başta kilo problemine neden olmakla birlikte, karaciğere büyük zarar verir.
Çiğ beslenme, kısa vadede olmasa da uzun vadede, vücutta bazı vitamin ve minerallerin yetersizliğine neden olabilir. Et, yumurta, süt ürünleri gibi hayvansal besinlerde protein, A, K, B12 vitamini, kalsiyum, demir gibi önemli mineraller bulunur. Proteinli besinler, insan vücudundaki hücrelerin büyümesinde, gelişmesinde ve yıpranan hücrelerin yenilenmesinde, vücudun çalışmasında düzenleyici olarak görev yapan enzim ve hormonların yapımında, vücudun mikroplara karşı savunmasında görev alan antikorların ve bazı vitaminlerin yapımında etkindir. Bu vitamin ve minareler büyüme gelişme dönemindeki çocuklar ve gençler için çok önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki vücuda alınan fazla protein, başta böbrekler olmak üzere birçok organı olumsuz etkiler.
Hiçbir sağlık sorunu olmayan kişiler dönemsel olarak çiğ beslenme şeklini uygulayabilir. Burada amaç, toksinlerin ve fazla proteinin vücuttan atılmasıdır. Bu nedenle bir haftalık veya maksimum 30 günlük kürler uygulanabilir. Ancak uzun vadede protein yetersizliğine neden olabileceği için kalıcı olarak tercih edilmemelidir. Raw Food’ta tüketilen besinlere bir sınır konmaması ilgi uyandırabilir. Ancak yararlı besinlerin bile gereğinden fazla tüketilmesinin sağlık sorunu oluşturduğu unutulmamalıdır. Örneğin fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar omega 3-6 yağ asitleri yönünden zengindirler. Bu gıdaları, olumlu etkileri için günde bir avuç tüketmek yeterlidir, fazlası kilo alımına sebep olabilir.
Raw Food, zayıflama diyetleri içinde kısa vadede toksinlerin ve ödemlerin vücuttan atımı için uygun olabilir. Uzun vadede zayıflama diyetlerinde amaç kişilerin protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral ihtiyacını dengeli bir biçimde karşılamaktır. Bu noktada çiğ beslenme diyetleri yetersizdir. Ama uzun vadeli zayıflama diyetlerinin ara dönemlerinde yine bir alternatif olarak kullanılabilir. Yoğun ilaç tedavisi sonrası, kanserden korunma, sindirimi rahatlama gibi amaçlarla dönemsel olarak uygulanmasında herhangi bir sakınca yoktur.
Paylaş