Paylaş
Stres haline girdiğinde sinir sistemi alarm verir ve “kaç-savaş-don” pozisyonu alır. Artık öğrenen beyin devre dışıdır. Okulda baskı ve zorlama altında algılarımın tamamen kapandığını, bildiğim sorulara bile cevap veremediğimi çok iyi hatırlıyorum. Olayların detaylarını hatırlamıyorum ama o hissi çok iyi tanıyorum. O hissin öğrenmemin önünde psikolojik bir engel olduğunu yetişkin zihnimle anlıyorum ancak çocuk halim yetersizlik duyguları içinde kıvranıyordu. Çocuk her ne yaparsa yapsın onu utandıracak, cezalandıracak ve suçlayacak bir tondan konuşmak işleri daha da beter hale getiriyor. Bir yetişkin olarak çocuğun sinir sistemini dengede tutmak bizim işimiz. Biraz stres öğrenmek için faydalı olabilir ama fazlası bizi kilitler.
Hepimizin aklına her tür garip düşünce gelebilir. Kendimizi berbat hissettiren duygular da yaşarız. İnsan olmak böyle bir şey. Biz bunları yaşıyorsak kendi gelişim seviyelerinde çocuklar da yaşıyor. Biz ertesi gün yapacağımız sunum için heyecanlanırken o belki yatağının altındaki canavardan korkuyor. Aydınlığımız kadar karanlığımız da var. Önemli olan bu istenmeyen duygu ve düşünceler doğduğunda kendimize neler söylüyoruz? Kendimizle nasıl konuşuyorsak otomatik olarak çocuğumuzla da öyle konuşacağız. Nasıl böyle bir şey düşünürsün diye kendimizi suçluyor muyuz? Düşüncelerimizden dolayı utanıyor muyuz? Yok sayıp bilinç altımıza mı atıyoruz? Kendimizi içsel konuşmalarımızla utandırıyor muyuz?
Biz zorlayıcı duygu ve düşünceleri nasıl karşılayacağını bilmezsek, çocuğun da zorlayıcı duygu ve davranışlarını kabul etmekte zorlanırız. Belki ‘pozitif disiplin’ ile ilgili bir kitap okuruz ama uygulamak hiç de kolay değildir. Sonra da uygulayamadığımız için yine kendimizi suçlarız. Pozitif disiplini tanımlamak gerekirse, çocuğa rol model olarak onu iş birliğine davet etmek, ödül-ceza yöntemi yerine sorunları çözmek için rehberlik etmek, bütün duygularını onaylayarak ama sınır koymayı ihmal etmeden çocuğa kendini değerli hissettirmektir. Zor durumlarla baş edecek stratejilerden, pedagojiden haberdar olmanın ebeveynlerin ve çocuklarla ilgilenen herkesin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.
Çocuğumuza sürdürülebilir pozitif disiplin uygulamak kendi içimizdeki çocukla konuşmalarımızı pozitife çevirmekle başlıyor. Hepimizin zihninde konuşan farklı sesler var: Çocuk halimiz, içimizdeki anne baba, eril ve dişil yönlerimiz. İçinizdeki eleştiren, suçlayan sesleri fark edip onlara yapıcı cevaplar verebilir misiniz? Her koşulda içimizdeki ve dışımızdaki çocuğu iyi hissettiren bir dil kullanmak nasıl olurdu?
Paylaş