Paylaş
Annelik, zaten gönüllü olarak kendi önceliklerini ikinci plana atmaktır. Kendinden en azından uzunca bir süreliğine vazgeçmektir. İnsanlık bu gönüllülük üzerinde yükselir.
Aynı insanlık, annelerden kadın olmanın, insan olmanın, kendin olmanın hazlarından vazgeçmelerini bekler. Toplum, kendi dayattığı “anne” kalıbına uymanı ama aynı zamanda çocuğunu “iyi” yetiştirmeni bekler. Göz önünde olmayan kadınlar yine belli bir miktar eleştiriye kulak tıkayarak bildiklerini okurlar, bir suçlu gibi kendilerini gizlerler ama ya göz önünde bir anneyseniz neler olur?
Çocuğunu kaybeden Ebru Şallı’yı tatile çıktığı için linç etmeyi insanlar kendine hak görüyor.
Kadın cinayetlerinin sorumluluğu onları yetiştiren annelere atılıyor.
Boşanma davası açan kadınların, yiyip içtikleri, giydiklerini, gezdiği yerleri mahkemede delil olarak gösteriyor.
Artık yeter!
Toplumun kafasındaki anne kalıbına uyuyorsan kutsallık mertebesine erişebilirsin. Kendi istek ve ihtiyaçlarını yok sayıp mutlu taklidi yapıyorsan kimse rahatsız olmaz. Tersini yapan bütün kadınlar anneliğe helâl getirir. Anneliği yerlere göklere sığdıramayan kültürümüz, annelerin koşullarını iyileştirme sorumluluğunu almaz.
Çocuklar gerçek olan ile sahte olanı ayırmakta ustadır. Annesinin mutlu olup olmadığını hisseder. Onun da bu mutsuzluğun parçası olmaktan başka çaresi yoktur. Küçüklükte ekilen bu çaresizlik ve mutsuzluk tohumlarının etkisi nesilden nesile geçer ve bugün yaşadığımız kadın düşmanı dünyayı oluşturur.
Hayat dolu bir annenin çocuğu mu olmak isterdiniz yoksa “mış” gibi yapan, sahte gülümsemelerle ayakta kalmaya çalışan, mutsuz bir annenin mi?
Kabul etmesi zor biliyorum ama bu anneleri suçlamaya pek meraklı olanlar belki kendi annelerini suçlayamadıkları için diğer anneleri suçluyorlar çünkü annelik kutsal! Oysaki herkesin annesi elinden gelenin en iyisini yaptı. O günkü bilgisiyle bizi yetiştirirken hatalı da davranmış olabilir. Bir şeyler eksik kaldıysa, bir yetişkin olarak dönüp kendimize bakmalı ve kendimizi iyileştirmenin yollarını aramalıyız. Aksi takdirde istismar, duygusal fiziksel taciz ve tecavüz, cinayetler günlük hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek.
Biz, bugün hayat dolu ve mutlu kadınlar olabilmek için kendi yaratıcı doğamızı savunuyoruz. Annelik bakım vermekten ibaret değil. Anneliği an be an öğreniyor ve çocuklarımızı da kendimiz gibi yaratıcı ve özgüvenli bireyler olabilmeleri için çalışıyoruz. Ancak bu tek başına başarılacak bir iş değildir. İnsanız ve hata da yapabiliriz. Bu kötü bir anne olduğumuz anlamına gelmez. Daha çok desteklenmeye ve sorumluluğu paylaşmaya ihtiyacımız olduğu anlamına gelir.
Paylaş