Paylaş
Bu haftaki yazımda size faydaları saymakla bitmeyen Ege otlarından bahsetmek istiyorum. Ege bölgesinde hem yemek olarak hem de salatalarda bolca kullanılan bu bitkilere göz atalım:
Güney Avrupa ve Asya muhtemel vatanıdır. Bugün her iki yarım kürenin tropikal ve ılıman iklime sahip olan bölgelerinde bulunabilmektedir. Çok yıllık otsu bitkilerdir. Yaprakları; yeşil renkli, tüylü ve uzun saplıdır. Hafif kokulu ve yavan lezzetlidir. Mayıs ile Ekim ayları arasında açar. Anadolu’da yapraklarından sarma yapılmakta ve yaprakları ve körpe ince dalları salata olarak kullanılmaktadır. Bronşiyal mukoza iltihaplarında, mide ve bağırsak mukoza membranlarının iltihaplı durumlarında ve mesane şikayetlerinde kullanılır. Harici olarak yaraların tedavisinde, taze yapraklarından hazırlanan lapanın cilt üzerindeki çıban ve yaraların üzerine konması suretiyle kullanılır.
Akdeniz ülkeleri gibi toprağı zengin, iklimi yumuşak ve nemli olan pek çok ülkede enginar tarımı yapılmaktadır. Türkiye’de ise tanınmış yerli çeşitler; Bayrampaşa, Sakız, Şıra ve Darıca enginarlarıdır. Seferihisar, Gümüldür ve Çeşme yarımadasında üretimi yapılmaktadır.
Mısırlıların en önem verdiği sebzelerin başında yer alırdı. 16. yüzyıldan itibaren Avrupa’da kralların menüsünden eksik olmayan bir yemek çeşidiydi. Enginardan sindirim ve hazımsızlık şikayetlerinde, safra taşlarının oluşumunun önlenmesinde faydalanılmaktadır. Karaciğeri yenileyici, karaciğerin çalışmasını güçlendirici, karaciğer koruyucu ve karaciğerde kan akımını hızlandırıcı etkilere sahiptir. Enginar bu etkileriyle tam bir karaciğer dostudur. Enginarın bir diğer etkisi; kan lipid ve kolesterol seviyelerini düşürücü etkisidir. Günlük 300 mg kuru ekstresinin takviye olarak kullanılabileceği belirtilmektedir. Yüksek dozlarda hiperkolesterolemi’ye neden olabilmektedir.
Anavatanı Avrasya’dır. Ilıman bölgelerde özellikle duvar, çit ve tarla kenarlarında doğal olarak yetişir. Isırganotunun yaprak ve topraküstü kısımları; taze sıkılmış bitki suyu ve çay olarak çok sayıda amaç için kullanılmaktadır. Yaprakları; karnı yumuşatıcı ve idrar söktürücü etkisi ile idrar yolu enfeksiyonlarında, böbrek ve mesane taşlarının önlenmesi ve tedavisinde etkilidir. Taze sıkılmış suyunun sadece idrar söktürücü olmayıp, eklem ve kas romatizmaları, gut ve prostat tedavisinde kullanıldığı bildirilmektedir. Isırganotu; safra yolu hastalıklarında kullanılmaktadır. Pankreasta enzim üretimini yükseltici etkisi görüldüğünden diyabet tedavisinde de kullanılmaktadır. Yara iyileştirici olarak kullanılmasının yanında; saçı güçlendirerek saç dökülmesini önler ve kepek oluşmasına karşı etkilidir. Isırganotu östrojen hormonunun salgılanmasını baskılamaktadır. Menopoz döneminde östrojen üretimi azaldığı için ısırganotu ile bu etki daha da artacaktır. Bu nedenle kadınlar menopoz döneminde ısırganotunun uzun süre kullanımından kaçınmalıdır. Hipoglisemi hastalarının ve ani şeker düşüşü yaşayan bireylerin doktora danışmadan kullanmamaları gerekmektedir. Kalp ve böbrek yetmezliği olan kişilerde kullanılmamalıdır.
Genellikle maki florası içerisinde, tarla ve üzüm bağları kenarlarında yabani olarak yetişir. Bütün bir yaz boyunca açar. Bu tıbbi bitkinin bilimsel adı ‘Denizin Çiyi’dir. Sindirim sistemi şikayetlerinde, baş ağrısı ve migrende, adet düzensizlikleri ve adet görememe durumlarında, aşırı yorgunluk ve bitkinlik hallerinde, baş dönmesi ve hafıza kayıplarında etkilidir. Yapraklarının sindirimi arttırıcı ve iştah açıcı etkileri mevcuttur. Ayrıca yapraklar, gaz söktürücü ve mide sekresyonunu arttırıcı etkileri nedeniyle de kullanılmaktadır. Aynı zamanda biberiye; koroner kalp hastalıklarında ve enfeksiyon sonrası dolaşım bozukluğunda ilk akla gelmesi gereken bir tıbbi bitkidir. Kan basıncını düşürdüğü deneysel olarak kanıtlanmıştır. Normal tedavi dozlarında ve uygun alım koşullarında herhangi bir yan etki ya da sağlık riski gözlemlenmemiştir.
Türkiye’de Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır. Haziran ile Ağustos aylarında çiçeklenir. Aromatik kokulu ve tatlımsı, yakıcı lezzetlidir. Çiğ ya da pişmiş olarak tüketilir. Sandviç veya salatalara konulur. Bitkinin yapraklı bölümleri Ege bölgesinde sebze yemeği olarak tüketilmektedir. Rezene en eski kültür bitkilerinden biridir. Eski çağlardan beri baharat olarak yararlanılmıştır. Günümüzde sindirim hastalıklarında gaz söktürücü, mide salgısını arttırarak sindirimi kolaylaştırıcı, balgam söktürücü ve süt sekresyonunun az olduğu durumlarda süt arttırıcı ve antimikrobiyal etkili olarak kullanılır. Çay olarak kullanılacak ise; 1 tatlı kaşığı (yaklaşık 2 gr) taze ezilmiş rezene üzerine bir çay fincanı (150 ml) kaynar su eklenir. Üstü kapatılmak suretiyle 10 dakika bekletilir ve süzülür. Günde 2-3 defa içilir. Özellikle gaz oluşmasını engellemek amacıyla sıkça kullanılan bir yöntemdir. Normal tedavi dozlarında ve uygun alım koşullarında herhangi bir yan etki ya da sağlık riski gözlemlenmemiştir.
Çok yıllık, süt taşıyan, küçük otsu bir bitkidir. Parlak sarı çiçekleri Mart ile Kasım ayları arasında açar. Fransa ve Avusturya’da karaciğere ve böbreklere yardımcı olması için köklerini kavurarak Şikori kahvesi adı altında kahve yerine içerlerdi ve halen bu şekilde kullanılmaktadır. İngiltere ve Kanada’da günümüzde normal biradan daha az alkollü karahindiba birası yapılmaktadır. Radika; gut, hemoroid, safra yolu tıkanıklıkları, eklem ağrıları ve bunun yanında yaralarda, egzema ve diğer cilt hastalıklarında kullanılır. Yüksek insülin miktarından ve bunun da sonbaharda en yüksek oranda bulunmasından dolayı özelikle diyabet hastalarına sonbaharda önerilebilir.
Vücuttan su atılımını kolaylaştıran etkilerinin diğer bitkilerden daha fazla olması nedeniyle karahindiba idrar yolları enfeksiyonları ve böbrek kumlarında etkilidir. Metabolizmayı tetikleyici etkisi ile, kronik romatizmal hastalıklarda en iyi tedavi edici bitkilerden biridir. Sonbaharda kökünün 4-6 hafta boyunca kullanımında romatizma ağrılarını azalttığı gözlemlenmiştir. Çay olarak kullanılacak ise; her fincan su için 1 tatlı kaşığı kesilmiş veya toz şeklinde hazırlanması tavsiye edilmektedir. Bu miktarda iyice kıyılmış radika üzerine bir çay fincanı (150 ml) soğuk su konulur, kaynayıncaya kadar ısıtılır. 10 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün içerisinde bu miktarın tamamı belirli aralıklarla içilir. Normal tedavi dozlarında ve uygun alım koşullarında herhangi bir yan etki ya da sağlık riski gözlemlenmemiştir.
Sağlıkla kalın…
Paylaş