Paylaş
Öz şefkat eksikliği, içe dönen öfkenin yansımasıdır. Öz şefkat duygusu eksik olan kişi, öfkelendiğinde karşısındakinden çok kendine kızar. Bu durum çoğunlukla değersizlik hissiyle bağlantılıdır.
Kendi değerini keşfetmiş kişiye, diğerleri nasıl davranırsa davransın değersizlik hissi yaşatamaz. Eğer yaşanmışlıklarınız veya içinde bulunduğunuz durum sebebiyle kendinizi değersiz hissediyorsanız, öz şefkat farkındalığı kazanmak için çaba göstermelisiniz. İçte iyileşmek, içsel çaba gerektirir.
Kendinizi değerli hissetmek için birilerine mi ihtiyaç duyuyorsunuz?
Değerlilik hissi, yanınızdaki kişi veya kişilerin hissettirmiş olduğu, başkalarına bağlı olan bir şey değildir. Dıştan birine bağlı olan değer, o kişiyle beraber uçup gider. Değerlilik hissi içten gelir ve sizden başka kimse onu size veremez.
Aşağıdaki soruları cevaplayarak öz şefkat farkındalığı kazanabilirsiniz.
• Minnettar olduğunuz şeyleri beş madde hâlinde toplayacak olsanız, bunlar ne olurdu?
• Kendinize ihtiyacınız olan şefkati, anlayışı gösterdiğinizi düşünüyor musunuz?
• Ruhunuzu dinlendirmek için kendinize gün içinde ne kadar vakit ayırıyorsunuz?
• Başkasına kızıp kendinizi aşağıladığınız oluyor mu?
• Kendinize en çok hangi sebeple acımasız davrandığınız oluyor?
• En çok neye katlandığınızı düşünüyorsunuz?
• Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz şeyler nelerdir?
• Kendinizi değersiz hissetmenize ne sebep oluyor?
• Kendinizle olan ilişkinizi bozan şeyler nelerdir?
• Kendinize zarar veren davranış veya alışkanlıklarınız nelerdir?
Size zarar veren alışkanlıklarınızı sürdürmeniz, kendinize düşmanlık etmeniz demektir. Çünkü kendinizi sevmeniz, kendinize iyi bakmanızı gerektirir. Uyku düzeniniz ve beslenme şekliniz de buna dahildir.
Farklı nedenlerden kaynaklansa da birçok insan kendini ihmal eder. Geçmişte kalan sorunları yeni doğan her güne davet eder. Oysaki sorunları yargısızca, bir misafir gibi ağırlamak gerekir.
Kendinize; suçladığınız, yıkıcı eleştirilerde bulunduğunuz, ilgisizliğe maruz bıraktığınız ölçüde borçlandınız! Ölçüp biçtiğiniz şey bir kumaş değil, derinliği olan bir ruh. Kendinize çok yönlü bakın ve olumsuz sıfatlar yakıştırmayın. Yeterince iyi olmadığınız şeylerin yanında, iyi ve güzel yönleriniz de duruyor. Acaba siz, olumsuzlukları fosforlu kalemle işaretlemiş gibi hem kendinizin hem de başkalarının dikkatini onların üzerine çekiyor olabilir misiniz? Peki, gözünüze çarpanlar size üzüntüden başka bir şey veriyor mu?
Sınırlandırıcı inançlara değil değişime inanın. Hangi yönünüzden memnun değilseniz değiştirmek için sınırlarınızı zorlayın ve bunu yaparken kendinize karşı sabırlı olun.
Başkalarına yaptığınız; zaman harcamak, emek vermek gibi yatırımlar sonunda pişman edebiliyor, yeri geliyor nankörlükle bile karşılanabiliyor. Ancak kendinize yaptığınız yatırımlar öyle mi? Önceliği kendinize vermek için “kendinizle” bir anlaşma yapmaya ne dersiniz?
Siz, diğerlerinin ne düşüneceğini hesap ederek bir şeyler yapmaya çalışırken, kaçırdığınız bir şey var ki herkes kendi yolunda ve kimse sizi sandığınız kadar umursamıyor. Şimdiye kadar "El âlem ne der" diyerek yapmadığınız şeyleri gözden geçirin. Belki de aralarında hâlen yapabileceğiniz ve sizi mutlu edebilecek şeyler vardır.
Paylaş