Paylaş
Aşk için uygun bir zamandan ve mekandan söz etmek mümkün değildir. Yaşadığı travmatik ilişki deneyimlerinden sonra (aldatılma, boşanma, eşin/sevgilinin ölümü vb.) kalbinin kapılarını aşka kapatan insanlar vardır. Bu doğal bir tepkidir, aşka psikolojik olarak hazır olmak gerekir.
Aşık olduğumuz andan itibaren beynimizdeki kimyasallar farklı salınmaya başlar. Bu yüzden heyecanlanır, güzel bir şekilde güne başlarız. Aşk hayata olduğu gibi aşığa da renk katar. Aşk insanı her açıdan güzelleştirir.
“Aşk acı verir” , “Acı çekiyorsam aşığım” , “Aşk kavuşamadığım sürece var” gibi bakış açılarını psikolojik açıdan sağlıklı değerlendiremeyiz. Partneri tarafından ilgi ve sevgi göremediği halde ona aşık olduğunu iddia eden kişilerde bir patolojiden bahsedebiliriz. Aşk, geliştirir.
Modern zaman bahanelerinden birisi de ten uyumudur. Fiziksel olarak ilginizi çekmeyen birisine sebep yokken aşık olabilirsiniz.
Yaş, deneyim ve beklentiler aşk için yapılabilecekleri belirler. Aşk iki kişiliktir ve kişilerin ruh sağlığına olumlu bir etki yaptığı sürece devam eder. Bazı hataların telafisi güçtür ve affedilmiş hatalar olsa bile ilişkinin geleceği zarar görmüştür. Yalan ve ihanetin kabul gördüğü ilişki şekilleri incelendiğinde bağımlılıklar söz konusudur. Gerçek aşk, sağlıklı aşktır. Sağlıklı aşk, bireylerin birbirine saygı duyduğu aşktır.
Temposu yüksek yaşantılar yüzünden çiftler birbirine yeterli ilgiyi gösteremeyebilir. Bu durum zamanla aşkın bitmesine sebep olabilir. Belli aralıklarla sevdiğinizle baş başa vakit geçirmeniz aşkın tazeliğini koruyacaktır.
Aşkı sadece beyin kimyasallarındaki değişime bağlı bir heyecan olarak değerlendirmemeliyiz. Kişinin aşkı tanımlama şekli ve aşka kattığı anlam da önemlidir. “Heyecanlı olduğumuz sürece aşığız” bakış açısı yüzünden birçok ilişki sebepsiz yere zarar görebilir. Oysaki aşk, doğan ve gelişen bir duygudur.
Paylaş