Paylaş
Bir gün aşının geliştirilme aşamasında önemli adımlar atıldığına dair haberlerle karşılaşırken ertesi gün aşının belki de hiçbir zaman bulunamayacağını ortaya atan uzmanların iddialarıyla sarsılıyoruz. Sonbahar kış aylarında grip mevsimiyle birlikte artabileceği öngörülen koronavirüs tehlikesi, ikinci dalga uyarıları, dünyada bir günde elde edilen rekor vaka sayıları ve “Acaba karantina günlerine geri döner miyiz?” düşüncesi artık hayatımızın bir parçası. Koronavirüsle gelen dijital değişim birçok sektörde iş tanımlarının yeniden yapılandırılmasına neden oldu. Görüşmeler, toplantılar, eğitimler çeşitli görüntülü iletişim platformları üzerinden yapılmaya başladı. Köprü trafiği nedeniyle toplantıya geç kalmak geçmişte kaldı. Farklı şehirde olduğu için ulaşım, konaklama, organizasyon gibi maddi manevi yüklerle alınması ertelenen eğitimler evimizin konforundan ulaşılabilir oldu. Koronavirüs dijital kolaylıklara yeni bir boyut kazandırdı. Stiletto’dan pofuduk terliğe, kumaş pantolondan eşofman altına geçişe bahane oldu. Uzaktan eğitim sürecinde çocuklarımızın okula geç kalma, servise yetişme gibi endişeleri kalmadı. Ne kadar toz pembe… Öyle mi acaba?
Tüm bu kolaylıkların yanı sıra insanoğlunun temel ihtiyaçlarından biri olan birlikte yaşamayı arka plana itmek zorunda kaldık. Toplantı sonrası kahve sohbetlerini, teneffüslerde oynanan oyunları, tüm o gündelik hayatın akışı içinde yaşanan kilit diyalogları rafa kaldırdık. Maske, mesafe, hijyen kuralları kapsamında yapılan dezenfektan ikramı verilen değerin göstergesi oldu. Dünya değişiyor. Geçtiğimiz karantina sürecinde pek çoğumuz “Asla yapamam” dediğimiz şeyleri yapabildiğimizi gördük. Gücümüzü fark ettik.
Geleceğe dair her birimizin farklı senaryoları var. Çalışan anne ve babaları ise önümüzdeki eğitim öğretim yılında farklı süreçler bekliyor. Özellikle vurgulanan “hibrit” yani karma eğitim modeline göre öğrencilerin okula gittikleri zaman aralığının haricinde uzaktan eğitim almaları da söz konusu. Ebeveynlerin kafasında “Çocuğumu okuldan gelince kim karşılayacak?”, “Büyüklerimin desteğini almak istersem sağlıklarını riske atmış olur muyum?” gibi farklı sorular belirmekte. Gerçek şu ki, hiçbirimiz süreci öngöremiyoruz. Öngöremediğimiz durumlarda daha fazla kaygılanıyoruz. Şu aşamada yapabileceğimiz en verimli şey, günümüz için belirlenen kurallara elimizden geldiğince uymak. Virüsün yayılımını önlemeyi başarmak önümüzdeki eğitim öğretim yılının planlandığı ölçüde verimli geçmesine yardımcı olacaktır.
Bir diğer önemli nokta da okulların açılışı ve eğitim süreciyle ilgili karamsar ve endişeli diyaloglar içinde bulunmamak, sizin tavrınızın çocuğunuzun yeni sistemi algılayışına zemin oluşturacağını unutmamak. Evinizdeki çalışma ortamını uzaktan eğitim koşullarına uygun hale getirmek, okulda bulunacağı zaman aralıklarında çocuğun kendini rahat hissetmesini sağlamak anne babanın destekleyebileceği alanlardır.
Paylaş