Paylaş
Anna babalar son zamanlarda çocuklarına sürekli “çok akıllısın”,“harikasın”,“senden iyisi yok”, “çok yeteneklisin”,“aslansın” gibi övgüler yağdırıyorlar. Minicik bir başarı bu ifadelerle, abartılıyor, devleştiriliyor. Bu övgülerle yapılan davranışın kalıcı hale geleceğini düşünüyorlar. Oysaki sadece bu sözcükleri sarf etmek, çocuğu daha karmaşık bir durumun içine sokar. Aslında neye övgü aldıklarını bile bilmiyorlardır.
Genellikle anne babaların sergiledikleri bu aşırı ve abartılı övgülerin altında, suçluluk duygusu yatmaktadır. Çocuğu ile yeterince ilgilenmediğini düşünen, iş ve başka yoğunluklardan yeterli zaman ayıramayan, yeterli sevgi veremediklerini düşünen anne babaların sıklıkla başvurdukları yanlış bir telafi yöntemidir. Bazen de kendi çocuklarında hiç yaşamadıkları duyguları bu şekilde çocuklarına yaşatacaklarını düşünürler. Oysaki farkında olmadan narsistik bir kişilik inşa etmektedirler.
Örneğin, güzel bir resim yapıp geliyor çocuk, “anne baba bakın sizi çizdim” diyor. İlk tepkiniz ne oluyor?
“Harika bir resim, mükemmel ötesi olmuş, geleceğin Picasso’su olacaksın”.
Çocuk bu övgüleri aldı ve her resim çizdiğinde de kendine aynı övgüleri söyler, “Ben mükemmel resim çiziyorum”. Bu tarz övgülere sıkça maruz kalan çocuk, kendini büyük ve üstün görmeye başlar. Ve bu çocuk, aynı övgüleri çevresinden duymayı bekler. Arkadaşlarından, öğretmenlerinden resim yapması ile ilgili benzer övgüler alamadıkça hayal kırıklığına uğrar, sinirlenmeye, tavır almaya ve en önemlisi mutsuz olmaya başlar. Özel olduğunu, ayrıcalıklı davranılmayı hak ettiğini, düşünerek bu tarz övgüde bulunmayan ve onu pohpohlamayan insanların onu kıskandığını düşünmeye başlaması muhtemeldir.
Aslında aldığı övgü, gerçek bir övgü değildir. Gerçek övgü, resim için harcadığı emeğe, uğraşısına yani davranışına olmalıdır. Ayakları yere basmayan her övgü havada kalır ve çocuk başka bir durumla karşılaştığında tökezler. Ruhsal olarak incinmeye başlar. Neyi doğru veya yanlış yaptığını bilmeden arada kalır, bocalar.
Kısacası, gerçek övgüde hangi davranışından memnun olduğunu net bir şekilde söylenmelidir. Övgü, çocuğun zekasına, yeteneğine yani şahsına değil, geçtiği yollara, çabasına ve başarılarına olmalıdır.
Anne-babalar çocukların zekasını ve yeteneklerini överek onara kalıcı öz güven vereceklerini düşünürler. “Aslansın, kaplansın”. Kaçımız bu övgülerle özgüvenli olduk ki? Oysaki bu işe yaramaz ve aslında ters etki yapar. Her hangi bir şey zorlaştığında, bir şeyler yanlış gittiğinde, başaramadıklarında çocukların hemen kendilerinden şüphe etmelerine neden olur. Öyle ki asla kaybetmeyi sevmez ve oyunlarda dahi hep birinci olmak isterler. Bu nedenle anne babaların bu yersiz övgüleri çocuğun narsist kişiliğin oluşmasına zemin hazırlar.
Anne babaların, çocuklarına yaptıkları yanlış ve abartılı övgü, o işi yapma isteklerine ve başarılarına zarar verir. Tabi ki herkes gibi çocuklarda övülmeyi çok severler. Özellikle de yetenekleri ve zekaları için övülmeyi çok severler. Bu gerçekten onları mutlu eder, özel bir coşku duymalarını sağlar ama sadece bir an. Çünkü sadece gururları okşanır. Neyi doğru yaptıklarını bilmezler. Bir kez tökezlediklerinde öz güvenleri uçar gider.
Bazı araştırmalara göre, çocuklara yaptıkları iş ile ilgili kısa, net ve gerçekçi övgülerde bulunmak, daha başarılı ve öz güvenli olmalarını sağlıyor. İllaki övmeniz gerekiyorsa; çocuğunuza, “Muhteşem ötesi bir resim yapmışsın” yerine, “belli ki bu resmi çizmek için çok uğraşmışsın, bana da anlatır mısın neler var bu resimde?” diye sormak ve merakla biraz irdelemek, dinlemek ve sonra gerçekçi övgüde bulunmak gerekir.
Paylaş