Paylaş
Bugün Dünya Kadınlar Günü… Kadın, bizi dünyaya getiren annemiz, ilk oyunlarımızı beraber oynadığımız kız kardeşimiz, hayat arkadaşı eşimiz, çocuklarımızın annesi, öğretmenimiz, doktorumuz, iyi ki varlar dediğimiz arkadaşlarımız, dostlarımız… #KadınOlmasa, annemiz, kız kardeşimiz, hayat arkadaşımız, dostlarımız olmaz, aslında hayat olmaz…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın olmasa hayatın olmayacağını, kadınların hayatımızdaki önemini hatırlayıp, ‘iyi ki varlar’ diyebilmenin yanı sıra kadınların yaşadıkları çok ciddi toplumsal sorunlara dikkat çekmek için kutladığımız bir gün.
Maalesef tüm dünyada ve ülkemizde kadınlar, pek çok toplumsal sorun yaşıyorlar. Kadir Has Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, kadınların en büyük toplumsal sorunu şiddet. Aile ve Sosyal Çalışmalar Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi’nin beraber yürüttüğü bir araştırmada ülkemizdeki kadınların en az üçte birinin fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığı tespit edilmiş. Ülkemizdeki kadınların yaşadığı diğer problemler de ekonomik eşitsizlik, eğitim fırsatlarından yararlanamama, taciz, aile ve toplum baskısı…
Hepimiz kadınlara yönelik şiddet ve kötü muamelelere karşıyız ve ortak temennimiz her kadının ve her kız çocuğunun – nerede yaşarsa yaşasın – tam potansiyelini, hayallerini, isteklerini gerçekleştirebilmesi ve bunun için gerekli olan bilgi, beceri ve fırsatlara, eğitim olanaklarına güvenli bir şekilde ulaşabilmesi.
Peki, bu dileğimizin gerçekleşebilmesi için bizim yapabileceğimiz neler var?
Öncelikle ülkemizdeki cinsiyet rollerini ve bu rollerin nasıl geliştiğini anlamamız lazım. Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın (AÇEV) 2017 senesinde yayınladığı bir araştırmada katılımcıların büyük bir bölümü, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve bu eşitliğin gündelik yaşamda uygulanabilirliğini benimsemediklerini söylemişler. Hatta bir katılımcı, kadın-erkek rolleri hakkında şunları söylemiş:
‘Normalde lider kimdir, erkektir. Eşitlik diye bir şey yok. Lider erkektir. Hayvanlara bak, dişi aslan avlıyor, erkek aslan geldi mi çekiliyor, erkek aslan en güzelini yer. Her zaman lider erkektir. Peki, o zaman gelsin mesela, eşitlik varsa, niye kadın dayak yediği zaman polise gidiyor şikayet ediyor? Sen de onu döv, eşitsek. Değil mi? Erkeğin gücü var, kadının yapamadığı bir şey var yani. Gücümüz var, erkek güçlüdür ve liderdir. Eşitlik diye bir şey de yok. ‘
Peki, bu kadar keskin ve sert toplumsal cinsiyet rolleri nasıl gelişir? Toplumsal cinsiyet rolleri de diğer sosyal roller gibi izlenerek, model alınarak ve pekiştirmelerle öğrenilir. Çocuklar ailelerini, yaşadıkları çevreyi gözlemleyerek annenin, babanın nasıl davrandığını, kızlara uygun görülen rolleri, erkeğe uygun görülen rolleri öğrenirler. Bu da onların sosyal gelişimlerinin çok önemli bir parçasıdır. Anne-babanın, erkek çocuğunun saldırgan davranışlarını ‘erkektir, sinirli olur’ diyerek görmezden gelmesi ya da ‘aferin oğluma, arkadaşıyla kavgada döven taraf olmuş’ diyerek ödüllendirmesi, kız çocuğuna ‘kızlar çok konuşmaz, uslu durur, karışmaz’ diyerek kendini ifade etmesini, özgüven gelişimini engellemesi, kız çocuğunun eğitimine önem vermeyip, sadece ev içi sorumluluklara yönlendirmesi, çocukların bu keskin toplumsal cinsiyet rolü algısının temelini oluşturur.
Kız ve erkek çocuklarına eşit görevler, sorumluklar verilen, çocukların cinsiyetlerine göre değil, kişisel farklılıklarına göre davranılan bir evde, eşit koşullara sahip olarak büyütülen çocuklar, kadınların da erkeklerin de eşit olduklarını, birbirlerine saygılı olmaları gerektiğini öğrenerek büyürler. Eğer çocuklarımızı bilinçli bir şekilde büyütürsek, hayatta önemli olanın kadın ya da erkek olmak olmadığını, erkek olmanın kadınları güçsüz görme hakkını vermediğini, kadınların yerlerinin sadece ev olmadığını, hem kadınların hem erkeklerin toplum hayatında çok önemli ve saygı duyulması gereken rolleri olduğunu öğretmiş oluruz.
8 Mart’ı kutlamanın en güzel yolu, ailenin, çocuk yetiştirme tutumlarının, eğitimin önemini bir kez daha hatırlamak ve daha mutlu yarınlar için çocuklarımızı bilinçli olarak yetiştirmek.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
Paylaş