Paylaş
Gebelik kolestazının en belirgin özelliği, döküntü olmadan genellikle tüm vücutta olmak üzere bazen sadece avuçlar ve ayaklarda, bazen de yalnızca karın bölgesinde yoğun kaşıntı olmasıdır. Bununla birlikte ilerleyen durumlarda idrar renginde koyulaşma, dışkı renginde değişiklik, gözlerde ve ciltte sarı renk değişikliği de görülebilmektedir. Daha ciddi durumlarda ise bulantı, kusma, karın ağrısı gibi semptomlar da ortaya çıkabilir.
Gebelik kolestazı, gebeliklerin yaklaşık %1-3'ünde görülmektedir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte çevresel, hormonal ve genetik faktörler bu durumun görülmesinde etkilidir. Ailesinde kolestaz olan gebelerde, çoğul gebeliklerde ve 35 yaş üstü gebeliklerde daha fazla görülmektedir.
Gebelik kolestazı tanısı için sadece kaşıntı olması yeterli değildir. Şüphelenilen vakalarda laboratuvar yöntemleri ile tanı netleştirilmelidir. Tanı için gebelikte kaşıntı ile birlikte safra asitlerinde ve karaciğer enzimlerinde artışında olması gerekmektedir. Hastalığın tanısında özellikle safta asitlerinin kan değerlerinin artışı önemlidir. Ayrıca kaşıntıya ve safra asiti/karaciğer enzimi yüksekliğine neden olabilecek diğer sebepler gerekli testlerde dışlanmalıdır.
Gebelik kolestazı, anne adayında ciddi kaşıntılara neden olmasından dolayı kaşıntıya bağlı olarak vücutta kalıcı iz ve yaralara sebep olabilir. Ayrıca tedavi edilmeyen ve hastalığın ilerlediği durumlarda karaciğerde hasara ve K vitamini yetersizliğine neden olabilir.
Kolestaz, anne karnındaki bebekte daha vahim sorunlara neden olabilir. Gebelik kolestazında gerekli önlemler alınmazsa, erken doğuma (prematürite), anne karnındaki bebeğin oksijensiz kalmasına ve ani bebek ölümüne neden olabilir. Gebelik kolestazı bebek için hayati tehlike oluşturabileceğinden dolayı uygun tedavi ve yakın izlem ile gebelik 37-38 haftaya ulaştığında doğum yaptırılması gerekebilir.
Paylaş