Paylaş
Sanal paranın tanımı konusunda bir görüş birliği olmamakla birlikte, hukuk dünyasında en çok kabul edilen iki tanım mevcuttur: Bu tanımlardan ilki Avrupa Merkez Bankası’nın “Herhangi bir merkez bankası, kredi kuruluşu ya da e-para kuruluşu tarafından ihraç edilmemiş ve bazı durumlarda paraya alternatif olarak kullanılabilen varlığın dijital temsili” ifadesidir.
İkinci tanım ise yine Avrupa Merkez Bankası’nın tanımına paralel bir şekilde Avrupa Bankacılık Otoritesi tarafından yapılan tanımdır. Bu yapılan tanımda ise sanal para kavramı “Bir merkez bankası veya kamu otoritesi tarafından ihraç edilmediği halde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından değişim aracı olarak kullanılan ve elektronik ortamda transfer edilebilen, saklanabilen, ticareti yapılabilen ve karşılığının olması da şart olmayan değerin dijital temsilidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Tanımlardan da anlaşılacağı üzere sanal para oldukça şeffaf ve kolay ulaşılabilir olması ve herhangi bir ülkenin merkez bankasının kontrolünde bulunmadığından ülkelerin mali ve politik durumlarından etkilenmemesi, aynı zamanda hayatın fiziki şartlarının getirdiği zorlukları en aza indirgemesi sebebiyle kullanıcılarına güven, özgürlük ve kolaylık imkanı sağlamaktadır.
Sanal paralar özünde şifrelenmiş dijital veri oldukları için sanal ortamda kullanıcılar tarafından bu veriler üzerinden herhangi bir merkezi otoriteye ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilen işlemler ve bütün dijital olaylar 1991 yılında geliştirilen blockchain teknolojisi isimli veri tabanı üzerinden sağlanmaktadır. Yani daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse blockchain veri tabanı sanal para faaliyetlerinin bir nevi can damarı olmuştur. Blockchain teknolojisinin kullanılmasıyla sanal paralar oluşturulmasından, kullanıcıdan kullanıcıya transfer veya ödeme yapılmasından, akıllı sözleşmeler kurulabilmesine kadar birçok dijital işlem sistemin sağladığı uçtan uca şifrelenmiş ağ yapısı sayesinde siber saldırılara maruz kalınmadan güvenle yapılabilmektedir.
Hukukumuzda sanal paralarla yapılan işlemler için medeni kanunun taşınır eşyalara ilişkin hükümleri kıyasen uygulanmaktadır. Ancak sanal para kavramı üzerinden yapılan işlemler neticesinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunların giderilmesi için daha kapsamlı ve detaylı bir yasal düzenlemenin meydana getirilmesi Türk hukukunun gelişen teknolojinin toplumumuza sunduğu imkanlara daha etkin ve modern bir şekilde karşılık vermesi açısından da yerinde olacaktır. Sonuç olarak yaşamımızdaki değişimlerin ve yeniliklerin yeni ve farklı hukuki problemler yaratacak olması ve Türk hukuk sisteminin bu değişim ve yenilenmeye kayıtsız kalması kabul edilemeyecektir.
Paylaş