Paylaş
Bedeni veya ruhsal sağlığının bir kısmını ya da tamamını kaybetmiş olan kişiler, sahip oldukları öteki hak ve özgürlükleri kullanamamakta ve bilincine varamamaktadır.
Arabuluculuk üçüncü bir kişinin tarafların serbest iradesine müdahalede bulunmadan, uzlaşmaya yönelik çözüm önermesi ile sonuca varılmaya çalışılan bir yöntemdir. Arabulucunun rolü, arada sağlıklı bir iletişim kurulmasına yardımcı olarak tarafların taleplerini de gözeterek uzlaşma sağlanması açısından yardımda bulunmaktır.
6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu 2. maddesine göre; “Arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntem” şeklinde tanımlanmıştır.
Bir uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olması için kamu düzenini ilgilendirmeyen bir uyuşmazlık olması ve tarafların serbest şekilde tasarrufta bulunabilecekleri bir hukuki konuya ilişkin uyuşmazlık olması gerekir. Ceza hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar açısından arabuluculuk çözüm yolu uygun değildir. Zira Ceza Hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar doğrudan kamu düzeni ile ilişkilidir. Dolayısıyla tıbbi uygulama ve tedavi hatasından kaynaklı ceza yargılamaları kapsamında arabulucuya başvurulamaz.
Bir diğer konu ise hekim hatasından kaynaklı uyuşmazlıklarda hastanın maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olarak arabulucuya başvurabilmesidir. Bu konuda hastanın maddi ve manevi tazminat ve diğer alacak kalemlerine ilişkin tüm talepleri arabuluculuk faaliyetlerine uygun ve elverişlidir. Örneğin bir malpraktis davasında hastanın, hekimden ve sağlık kuruluşundan talep edeceği tazminat kalemleri; gizlilik ilkesi içerisinde arabuluculuk çözüm yoluna başvurularak uzun ve yorucu hukuki yargılama süreçlerine maruz kalmadan çözümlenebilmektedir. Belirtmek gerekir ki; Sağlık hukukuna ilişkin arabuluculuk faaliyetleri dava şartı olarak öngörülmemekle birlikte tarafların ihtiyari olarak başvurabileceği bir çözüm yoludur.
Hasta ve hekim arasında sağlık hukuku kaynaklı uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulması, tarafların uyuşmazlığa konu duruma ilişkin daha hassas ve yıpranmış olmaları nedeniyle; hukuki yargılama sürecine maruz kalmaması açısından önemlidir.
Paylaş