Paylaş
Kadına yönelik şiddet olaylarına tane tane değil bir bütün olarak değerlendirme yapılarak toplumda bu durumun incelenmesi ve bu incelemeler neticesinde adımlar atılması gerekmektedir.
Kadınlarımıza yönelik şiddetlerde başlıca sığınılan sebepler olarak kıskançlık, ekonomik sebepler, töre, ilişki reddi, aile baskısı vb. durumlar olduğu görülmektedir.
Evde babasının, eşinin, kardeşlerinin veya sevgilisinin şiddetine maruz kalan kadınlarımız bazı durumlarda öldürmeyi son çare olarak görmektedir ve yaşadıkları baskıların sonucunda kendilerine yönelik uygulanan şiddeti bertaraf etmek adına cinayet işleyebildiklerini görmekteyiz.
Tabii ki her olay kendi bünyesinde değerlendirilmelidir ancak özellikle kadına yönelik şiddet durumları sonrasında ortaya çıkabilen bu tür meşru müdafaa niteliği taşıyabilen hadiselerde mahkemelerimizin özenle karar vermesini beklemekteyiz.
Meşru savunma Türk Ceza Kanunumuzun 25.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddede "Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." şeklindedir.
Ancak ülkemizde dur durak bilmeyen kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi açısından TCK kapsamında yeni ve daha kapsamlı yapılacak özel düzenlenmeler ve yüksek yargı tarafından verilecek emsal kararlar ile kadınlarımızın meşru savunma hakkı daha da genişletilmelidir. Bu konuda gerekli düzenlemelerin ivedilikle en kısa zamanda yapılacağını ve emsal kararların verileceğine inanmaktayım. Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesinde bu düzenlemeler oldukça pozitif etki sağlayacaktır ve toplumun adalet inancını kuvvetlendirecektir.
Paylaş