Paylaş
Gelişen toplumsal yapıyla birlikte evlilik içerisinde kazanılan malların ne olacağı önem kazanmıştır. Türk Medeni Kanunu’na göre eğer eşler arasında bir sözleşme bulunmuyorsa ‘Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi’ ile bağlı olacaklardır. Edinilmiş mallara katılma rejimine göre eşlerin kazançlarına göre elde ettikleri mallar ortaktır. Örnek verecek olursak, eşlerden birinin maaşıyla aldığı gayrimenkule diğer eş de %50 ortak olur ve boşanma durumunda bu payı alabilir.
Kanunda yazan mal rejimi tüm eşlere uygun gelmeyebilir. İş hayatı, aile yapısı, sosyal çevresi veya benzeri sebeplerle, eşler edinilmiş mallara katılma rejimini kabul etmek istemeyebilirler. Eşler kanunda yazan diğer mal rejimlerinden birini evlilikten önce veya sonra seçebilirler. Mal rejimi sözleşmesi noter huzurunda yapılmalı veya noterin onayına sunulmalıdır. Eşler evlilik öncesinde evlendirme dairesine yapacağı başvuru sırasında da evlilik sözleşmesine karar verdiklerini açıklayabilirler. Aksi halde yapılan sözleşme geçerlilik kazanmayacaktır.
Mal rejimi sözleşmesiyle (Evlilik Sözleşmesi) eşler, evlilik sırasında mallarının durumlarına, gelirlerinin paylaştırılmasına, boşanma olması halinde sürecin nasıl işleyeceğine veya benzeri başkaca taleplere yer verebilirler.
Evlilik sözleşmesiyle birlikte eşler, evlilik içerisine ekonomiyi bulaştırmama yoluna giderler. Tarafların kazançları ortak mal değerlendirilmeyeceği için mal varlıkları yönetimi, mal kaçırma gibi sorunlar oluşmayacaktır. Olası bir boşanma durumunda iki taraf da hak ve sorumluluklarını bilecek, buna göre hareket edecektir.
Eşlerin evlilik sözleşmesine yanaşmamasındaki sebep ise güvensizlik oluşturacağı iddiasıdır. Her ilişki içerisindeki durum farklı olmakla birlikte doğrudan evlilik sözleşmesini güvensizliğe bağlamak yanlış olacaktır. Evlilik sözleşmesiyle eşlerin yalnızca mal varlıkları yönetimi, ekonomik durumları ve olası bir boşanma durumunda malların tasfiyesinin nasıl yapılacağı gibi konular ele alınır. Evlilik sözleşmesinin olması demek illa ki boşanma olacak demek değildir. Boşanma olması halinde malların tasfiyesinin nasıl olacağının önceden belirlenmesidir.
Türk Medeni Kanunu’nun verdiği bu Mal Rejimi Sözleşmesi hakkı dışında kanunda yazmayan bir rejimi seçme hakkı bulunmaz. Evlilik sözleşmesiyle birlikte eşler ancak, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı, mal ortaklığı gibi rejimleri seçebilirler.
Mal Ayrılığı Rejimi benimsenirse eşlerin malları kendi tasarruflarında olur ve diğer eş hiçbir türlü ona karışamaz. Mal ayrılığı rejiminde her eş kendi mal varlığından sorumludur ve dilediği işlemi yapabilir.
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde ise eşlerin ortak kullanım alanları belirlenmiştir. Bu ortak kullanım alanına eşler eşit oranda tasarrufta bulunabilirken geri kalan malların idaresi ve tasarrufu yine kendilerine aittir ve diğer eş buna karışamaz.
Mal Ortaklığı Rejiminde ise malları ayırma değil tamamen birleştirme yoluna gidilir diyebiliriz. Burada eşler ortaklığa giren tüm mallara elbirliğiyle mülkiyet hakkı kapsamında sahiptirler.
Son olarak eşler bir sözleşme yapmazlarsa Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ile bağlı olurlar. Buna göre, eşlerin evlilik içerisinde çalışma karşılığı alınan ücretler, sosyal güvenlik ödemeleri, kişisel mal sayılmayacak tazminatlar ve diğer edinilmiş malların yerine geçen değerler ve bunlara bağlı kazanımlar (menkul-gayrimenkuller) eşit şekilde eşlere paylaştırılır. Evlilik içerisinde elde edilmiş olsa da kişisel mallar ancak sahip olan eşin tasarrufu altında olacağından mal ayrımı sırasında bu mallar hesaba katılmayacaktır.
Paylaş