Paylaş
Türk hukukunda vefat eden kişinin ardında yasal ya da atanmış bir mirasçısının olmaması durumunda Türk Medeni Kanun’un 501. Maddesinin “Mirasçı bırakmaksızın vefat eden kimsenin mirası devlete geçer” hükmü gereğince devletin mirasçılığı söz konusu olur.
Devletin mirasçılığının şartları nelerdir?
Devletin mirasçı olmasının ilk koşulu terekenin mirasçısız olduğunun belirlenmesidir. Bu koşulun gerçekleşmesi için birinci, ikinci ve üçüncü zümrelerde herhangi bir yasal mirasçının bulunmaması gerekmektedir. Birinci, ikinci ya da üçüncü zümrede mirasçı bulunsa dahi eğer bu mirasçıların; yoksunluk, çıkarılma, feragat veya mirası ret gibi nedenlerle mirasçılık sıfatlarını kazanamamış ya da kaybetmiş olmaları da, vefat eden kişinin ilk üç zümrede mirasçısı olmadığı sonucunu doğurmaktadır.
Bir diğer koşul ise, vefat eden kişinin vefatına bağlı tasarrufu ile terekenin tamamına atanmış bir ya da birden fazla mirasçının bulunmamasıdır. Şayet terekenin tamamına atanmış bir ya da birden fazla mirasçı bulunuyorsa devlet nihai olarak yasal mirasçı olamayacaktır. Bunun sebebi devletin Türk Hukuku’nda saklı paylı olarak yasal mirasçılığının bulunmamasıdır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak saklı paylı mirasçılığa sahip olmayan devlet, tenkis davası açmak hakkını haiz değildir.
Son olarak, hak sahiplerinin mirasçılık sıfatlarını bildirmesi için Sulh Hukuk Mahkemeleri Hakimi tarafından çağırılmış olması gereklidir. Türk Medeni Kanun’un 594. maddesi hükmü uyarınca, miras bırakanın mirasçısının bulunup bulunmadığının tespiti için ve mirasçılarının tamamı bilinmiyorsa hak sahiplerinin belirlenebilmesi amacıyla, Sulh Hukuk Mahkemeleri Hakimi tarafından ilan yapılmalıdır ve yapılan iki ilan aracılığıyla mirasçılık sıfatı bulunanlar durumu bildirmek üzere davet edilmelidir.
Devletin mirasçılığında hak ve borçlardan sorumluluğu nasıldır?
Bilindiği üzere iradi mirasçılar ve devlet dışındaki yasal mirasçılar terekenin hak ve borçlarından sorumludur. Fakat, devletin mirasçılığında bu durum hukukumuzda farklı bir düzenlemeye tabii olacaktır. Devletin mirasçılığında, devlet terekenin sadece haklarına ve hakları oranında borçlarından sorumlu mirasçı olacaktır. Yani devletin miras bırakanın terekesindeki borçlardan sınırsız bir sorumluluğu olmayacaktır. Medeni Kanun 631/II’ hükmüne göre; “Devlet, deftere yazılmış olan tereke borçlarından sınırsız ve kişisel olarak değil, sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur.”
Sonuç olarak devlet; mirasçılıkta, vefat eden kişinin terekesine ait aktif malvarlığı oranında pasif malvarlığından yani borçlarından sorumlu olacaktır.
Paylaş