Paylaş
Türk Medeni Kanunu yoksulluk nafakası adı altında topladığı bu nafakanın verilmesi için boşanma sebepleri arasında nafakayı alacak olan tarafın kusurlu olmamasını veya diğer eşe göre daha az kusurlu olması aranmaktadır. Yani örnek verecek olursak aldatmaya bağlı gerçekleşen bir boşanmada ekonomik durumu kötüleşen taraf aldatmış olursa kendisine nafaka bağlanmayacaktır.
Boşanma davası süresince tedbir nafakası, boşanma gerçekleştikten sonra yoksulluk nafakası adı altında verilen nafakaların kanunumuzda bir süresi bulunmamaktadır. Eşlerin maddi durumlarındaki değişime göre artabileceği veya nafaka veren tarafın talebiyle azaltılması ya da kaldırılması yoluna gidilebileceği görülse de kanunen bunun bir süresi bulunmamaktadır. Tedbir nafakası boşanma davası sonuçlanınca yerini yoksulluk nafakasına bırakacaktır. Boşanma davası kesinleştikten sonra mahkeme gerek görmesi halinde bir yoksulluk nafakasına karar verir. Yoksulluk nafakasının ödenmemesi durumunda da icra yolu açıktır.
Kanunun sağladığı imkanlar bakımından ülkemizde çoğunlukla kadının menfaati düşünülerek böyle bir düzenleme yapılmıştır. Sosyal yaşantımızda kadınlar ekonomik hayata geçiş yapsalar da geçmişteki gibi kadının çalışmadığı veya erkeğe göre çok daha düşük seviyeli işlerde çalıştığı da görülmektedir. Böyle durumlarda yer alan kadınlarla ilgili Türk Medeni Kanunu nafaka düzenlemeleriyle birlikte sosyal düzenin sağlanması ve sosyal eşitlik oluşması için kadına nafaka hakkı tanımıştır.
Gelişen toplum yapısıyla birlikte kadının sınırsız bir nafaka alması pek çok çevrece tartışılmıştır. Öyle ki, nafaka alan kadının çalışması mümkün iken nafaka aldığı için çalışmadığı veya nafakayı bir caydırıcı unsur olarak kullandığına da şahit olmaktayız. Ne yazık ki kanunumuzda bu durumla ilgili bir düzenleme olmadığı için toplumsal hayatımızda böyle durumlara da artık sıklıkla rastlamaktayız.
Nafakaya hükmedilmesinin ardından nafakanın yalnızca belirli bir dönem ödenmesinin mümkün olmamasıyla birlikte boşanan eşler yalnızca nafakanın kaldırılmasını veya nafakanın azaltılmasını talep edebilir. Örnek vermek gerekirse evlilik içerisinde çalıştığı işte asgari ücret alan tarafın maaşının iki katına çıkması veya başka bir işe geçmesiyle birlikte nafaka veren taraf artık ekonomik farklılığın sona erdiğini veya aradaki farkın azaldığını göstererek nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını mahkemeden talep edebilir.
Çocuklar için verilen iştirak nafakalarının süresi ise çocuğun reşit olmasıyla birlikte veya eğitim-öğretim hayatlarının devam etmesi halinde Türk Medeni Kanunu’nda belirttiği şekilde, çocuğun eğitim hayatının sonuna kadar iştirak nafakası ödenmesi gerekmektedir.
Paylaş