Paylaş
Boşanma sürecinde tarafların dava açmasıyla birlikte boşanma hemen gerçekleşmeyebilir. Yaşanan süreçte taraflardan birisinin ölmesi halinde de diğer eşin mirasçı olup olamayacağı merak konusudur. Çünkü her ne kadar boşanmak istenilse de kağıt üstünde hala eş durumunda olurlar. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma kararı alınmadan önce eşlerin birbirine mirasçı olmasına engel teşkil edecek bir durum olmaz. Yani eğer boşanma davası sürecinde aile mahkemesinden henüz karar çıkmadan eşlerden birisi ölürse sağ kalan eş onun mirasçısı olacaktır.
Kanun, eşin mirastan pay alamaması ile ilgili bir durum da öngörmüştür. Eğer ölen eşin mirasçıları davaya devam etme kararı verirse, ölen kişinin hakkını kullanarak boşanma davasının sürdürülmesini talep ederse ve burada diğer eşin, yani yaşayan eşin evlilik içerisinde kusurlu olduğunun ispat edilmesi halinde yaşayan eş mirastan pay alamayacaktır.
Ölen kişinin mirasçılarının, eşi mirastan mahrum bırakmaları için açılmış olan bir boşanma davasına ve haklı sebeplerin varlığına ihtiyaçları vardır. Zina, hayata kast veya kötü muamele gibi boşanmanın özel sebeplerinin ispat edilerek mahkeme huzuruna sunulması ve aile mahkemesinin de bunu boşanma için gerekli sebep olarak kabul etmesi gerekecektir. Aksi halde şiddetli geçimsizlik veya mahkemenin daha önce verdiği ayrılık kararları gibi kararlar boşanmanın gerçekleştirilmesi ve eşin mirastan mahrum bırakılması için yeterli değildir.
Yaşayan eş mirasçılar tarafından mirastan mahrum edilse dahi evlilik içerisinde edinilmiş malları yine de talep edebilecektir. Örnek verecek olursak; eşler ortak olarak evlilik süresince bir ev almaları halinde yaşayan eş bu evle ilgili olarak, edinilmiş mallara katılma olarak hak talep edebilecek ve kendi payını alabilecektir.
Paylaş