Her hastanenin doğum sırasında acil yönetim planı olmalı!
Haberin Devamı
Anne karnındaki bebek ölümleri, anne yaşı ilgili bulunmuştur. 20-34 yaş arası 1000 canlı doğumda 8; 40 yaş üzeri gebeliklerde 1000 canlı doğumda 22 civarında ölüm riski tespit edilmiştir. Genel olarak 200 doğumdan 1’i ölü doğum olarak gerçekleşebilir.
ÖLÜ DOĞUM İLE İLGİLİ RİSK FAKTÖRLERİ
Anne yaşının 35 den fazla olması
İlk gebelik olması
Annenin tansiyon, şeker, guatr, böbrek hastalığı, kalp hastalığı gibi hastalıklarının olması
Annenin aşırı kilolu olması
Çoğul gebelikler
Annenin daha önceden sakat veya ölü doğum geçirmiş olması
Annenin gebelik kolestazı denilen safra asitlerinin atılımı ile ilgili problem yaşaması
Düşük sosyo ekonomik düzey, annenin yeterince beslenememesi
Annenin sigara kullanımı, alkol, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklarının olması
Bebeğin tespit edilen ya da edilemeyen genetik anomalisinin ve gelişiminde gerilik olması
Önceden risk faktörü olan gebelikler daha yakın takip edilir. Perinatolog (riskli gebeliklerle uğraşan uzmanlık dalı) tarafından değerlendirilir. Bebeğin anne karnında durmasının sakıncalı olduğuna karar verildiğinde doğum önerilir. Bu noktada doğum zamanına karar vermede bebeğin anne karnında durması ile erken doğumun getireceği riskler artı ve eksileriyle değerlendirilerek doğum zamanı belirlenir. Bebeğin anne karnında geçireceği bir gün bile doğum sonrası yaşanacak problemleri azaltmakta önemlidir.
Haberin Devamı
GEBE VE YAKINLARINA OLUŞABİLECEK RİSKLER AKTARILIR
Ölü doğumların %20’lik kısmında hiçbir problem tespit edilemez. Aileleri ve hekimleri derinden üzen hatta karşı karşıya getiren konu, hiçbir sebebi yokken gebelik ve doğum sırasındaki bebek ölümleridir. Aileler bebeklerine kavuşmayı beklerken böyle bir haber karşısında yıkılırlar. Bu tür olaylarda hemen doktor ve sağlık personeli suçlanır. Açılan davalar doktorları çok yıpratmıştır. Bu olayı yaşamayan doktorlar bile hekim arkadaşlarının yaşadığı olaylardan etkilenerek defansif tıp uygulamaya başlamışlardır. Gebenin takibi sırasında küçük riskler görüldüğünde gebe ve yakınlarına olabilecek en kötü ihtimaller söylenerek anlatılır. Gebeler ve aileler strese girer. Gebenin yaşadığı stres gebelik sürecini olumsuz etkiler. Bu durum sezaryen oranlarının gittikçe artmasına sebep olmuştur. Gebelik takibi veya doğum sırasında bebek ölümü olduğunda doktora yargının sorduğu, bebeğin neden öngörülüp sezaryene alınmadığı sorusudur. Sezaryen oranları arttıkça da “doktorlar gereksiz yere sezaryene alıyor” yargısı oluşmuştur.
BEBEK ÖLÜMLERİNİ AZALTMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Gebe ve ailesi ile doktor arasında karşılıklı güven duygusu kurulmalıdır. Karşılıklı güven ortamında geçirilen gebeliklerde acele ve yanlış karar verme olasılığı düşer.
Çok yoğun çalışan hekimler aşırı yorgun ve stresli olabilirler. Doktorların ve sağlıkçıların çalışma saatleri düzenlenmeli, baktıkları gebe ve hasta sayısı sınırlandırılmalıdır. Çok yoğun, yorgun ve stresli çalışma ortamı bazı şeylerin gözden kaçmasına ve yanlış kararlara sebep olabilir.
Doğum sırasında ve sonrasında yaşanan sıkıntıların bir kısmı hastanelerin donanım eksikliği ve personel yetersizliğinden kaynaklanır. Bu eksikliklerden kaynaklanan olumsuzluklarda doktor suçlanmaktadır.
Her hastanenin doğum sırasında acil yönetim planı olmalıdır. Hekim hastası ile ilgilenirken hastanın ameliyathane veya başka hastaneye transferi, kan ve kan ürünleri temini ile ilgilenen eğitilmiş personeller olmalıdır. Gerektiğinde doktor diğer hekimlerin yardıma gelebileceğinden emin olmalıdır.
Bütün bu tedbirlerle gebelik ve doğum süresince bebek ölümleri çok düşük oranlara indirilebilir fakat hiçbir zaman sıfırlanamaz.