Paylaş
Genetik bozuklukları ve hastalıkları saymazsak böyle bir çocuk yetiştirmek, bilinçli bir anne baba olmakla elbette mümkündür. Yani bunu sağlamak büyük bir oranla anne babanın elindedir. Her ne kadar kişilik gelişimi ömür boyu devam ediyor olsa da kişilik gelişimin temeli çocukluk döneminde tamamlanmaktadır. Bu nedenle ailenin ilk yıllardaki çocuk yetiştirme yaklaşımı, çocuğun kişiliğinde, davranışlarında ve yetiştirilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Her çocuk yaradılış itibariyle farklı özelliklere ve donanıma sahip olduğu için tüm çocuklar için geçerli standart yetiştirme taktikleri ve formülleri yoktur. Bu nedenle çocuk yetiştirme yaklaşımları, stratejileri çocuklara göre farklılık gösterse de temel prensipler ve ilkeler aynıdır.
Biraz pirinç, yağ, su ve tuz iyi bir ustanın elinde harika bir pilava dönüştüğü gibi, beceriksiz bir ustanın elinde de lapa haline gelebilir. Görüldüğü gibi kusur pirinçte değil yapan ustada. Pilav örneğini başta size vermemin sebebi, çocuk yetiştirmedeki kusurlar çocuktan değil, genelde onu yetiştiren anne- babadan kaynaklanmaktadır. Önemli olan, neyi ne kadar kullanacağımızı bilmektir. Hayatın başında elimize işlenmemiş bir hamur gibi doğan bebeği, doğru davranışlarla istediğimiz gibi yetiştirebilmek anne- babanın beceri ve bilgisine bağlıdır.
İyi, eğitimli, saygılı ve mutlu çocuk yetiştirebilmek için bir bebek, biraz disiplin, biraz eğitim ve psikoloji bilgisi ve sınırsız sevgi yetecektir.
Birçok anne- baba bunu belirtmemize gerek olmadığını, zaten her anne- babanın çocuğunu çok sevdiğini düşünüyor olabilir. Böyle bir düşünce gayet normal ve olması gereken bir durumdur, ancak sevgi konusunda anne-babaların ciddi hatalar yaptığı da unutulmamalıdır.
Sevgi; aile içinde pazarlık konusu olmamalı, belli şartlara bağlanmamalı, tehdit ve pazarlık konusu olarak kullanılmamalıdır.
Çocuğun aç kalabileceğini, parasız kalabileceğini ama sevgisiz kalamayacağını ve bunun çocuğun hayatında travma yaratan, kişilik gelişimi için hayati önem taşıyan güven duygusunu azaltan bir durum olduğu unutulmamalıdır.
Çocuk yetiştirirken zorlandığınız, sinirlendiğiniz, kendinizi çaresiz hissettiğiniz zamanlar olabilir ve böyle durumlarda yukarıda gerekli malzemeler kısmında bahsettiğimiz disiplin, eğitim ve psikoloji tekniklerini kullanarak; çocukta istenen davranışları yerleştirebilir, istenmeyen davranışları ise azaltabilirsiniz.
Ama çocuk ne olursa olsun; onu her zaman çok sevdiğinizi bilmeli ve hissetmelidir. Ancak bu şekilde güven duygusu gelişebilir, sağlıklı bir kişilik gelişimine sahip olabilir, güven ve huzur içinde büyür.
Sevgi ve güven çocuğun yeme- içme kadar ihtiyaç duyduğu bir gereksinimdir.
Genel olarak kültürümüzde yaygın olan korumacı tutum yüzünden, çocuğun kendi başına bir şey yapamayacağı düşüncesi yaygındır ve bu yüzden genelde çocuğun kendi başına bir şeyler yapmasına izin verilmez. Bu yaklaşım tarzı ile yetişen çocuk; zamanla kendi başına hareket edememeyi, etmeye kalksa bile hata yapacağını düşünerek vazgeçmeyi ve kendine güvenmemeyi öğrenir.
Her çocuğun kendine özel yetenekleri olduğu unutulmamalı. Çocuğun bu yeteneklerini ortaya çıkarabilmesi için ortamlar yaratılmalı ve izin verilmeli. Bu sayede çocuk; başarılı olduğu alanları fark edip kendine güveni artacak ve gelişecektir.
Anne, baba olarak kendi yaptıklarınızın ve düşündüklerinizin her zaman doğru ve kusursuz olduğunu; çocuğunuz, ergenlik çağına gelse bile kendi başına bir tabak yemek bile koyamayacağını düşünebilirsiniz ama bunun sadece sizin düşünceniz olduğunu da unutmamanız gerekmektedir. Bu şekilde, bu düşünce ile yetiştirilmiş çocukların, gün gelip yorulduğunuzu hissettiğinizde veya yanında olamadığınızda sudan çıkmış balık gibi olacakları da aklınızın bir köşesinde olmalı ve o zaman suçlu aranmamalıdır.
Bu nedenlerden dolayı; çocuğa güven aşılayabilmek, kendine güvenen bir çocuk olarak yetiştirebilmek için korkmadan sorumluluk verin. Çocuğunuzun bir şeyler yapmasına, kendi kararlarını almasına, sorunlarını dile getirmesine, çözmesine izin verin, ortamlar yaratın ki yapabildiğini gördükçe güveni artsın, motive olsun.
Bazen demokratik anne baba olmak adına, bazen kendi yaşadığımız zorlukları onlara yaşatmamak adına çocuklara sınır koymakta zorlanabiliriz. Çocuğun tüm isteklerini yerine getirmek, çocuğun gelişimine katkıda bulunmayacağı gibi kişilik açısından hoş olmayan birçok soruna da zemin hazırlayacaktır.
Kurallar çocuğu olgunlaştırır. Çocuklar neyin yanlış, neyin doğru olduğunu kurallarla öğrenir. Anne ve babalar sınırları belirlerken, kuralları koyarken, neyin yanlış neyin doğru olduğunu söylerken hem kendi içinde hem de eşler arasında tutarlı olmaya dikkat etmeleri gerekir, ancak; tutarlı olmak derken askeri bir disiplin anlaşılmamalıdır.
Çocuğun yeteneklerini ortaya çıkarması için ortamlar hazırlayıp alternatifler yaratın ve izin verin, bu becerilerden, uğraşlardan biri muhakkak ona hitap edecektir.
Hiçbir şey yapmayan veya yapmasına müsaade edilmeyen çocuk, doğal olarak hiçbir yeteneğinin farkına varamayacak ve geliştiremeyecektir. Çocuk bir şeylerle ilgilenirse; başarı ve başarısızlığı, kaybetmeyi ve kazanmayı yaşayarak öğrenecektir. Ayrıca bir hobi, bir uğraş veya spor, sanat gibi bir faaliyetle uğraşan çocuk, bu yolla bağımlılık yapan, tembelleştiren televizyon ve internetten de uzaklaşmış olacaktır.
Çocukların gösterdiği uyum ve davranış sorunlarının en önemli nedenlerinden biri aile içi disiplinin uygulanamamasıdır.
Bazı ailelerinde disiplin neredeyse yok gibidir ve çocuğun tüm davranışları özellikle küçük yaşlarda hoşgörüyle karşılanır, her davranış aileye sevimli gelir ve çocuktur yapar tarzı yaklaşımlar sergilenerek çocuklara sınırsız haklar tanınır. Bu şekilde yetişen çocuk zamanla vermeden almaya alışır ve sınırsız bir dünyada büyüdüğü için nerede duracağını bilemez. Bu şekilde yetişen çocuk kötü bir şey yaptığı, uyarılması gerektiği zaman bile ailesi tarafından ödüllendirir gibi uyarılır ve ezile ezile ‘tekrar yapma’ mesajı verilmeye çalışılır. Bu şekilde yetişen çocukta istediği şeyleri yapmaya devam eder.
Bazı evlerde ise disiplin vardır ama ne zaman, nerede, nasıl uygulanacağı belirsizdir. Disiplin anne ve babanın keyfine, duygu durumuna göre hoşgörü ile aşırı cezalandırma arasında gelir gider.
Burada disiplinden bahsederken her zaman taviz verilmeyen, dakik, katı kurallar, cezalar anlaşılmamalıdır. Ailede askeri kuralar uygulanamaz, elbette aile içinde esneklik olacaktır ama çocuk nerede duracağını ve sınırları bilmelidir.
Disiplin sorun olduğu zaman başvurulan bir cezalandırma yöntemi değildir, olmamalıdır. Disiplin hayatı düzenleyen, hayatımızın her anında olması gereken, hayatımızı düzenleyen, belirleyen bir yaşam tarzı olmalıdır. Bu şekilde şekillenmiş ve düzene girmiş bir yaşam tarzında herkes ne zaman nerede duracağını bilir ve çıkacak sorunlarında önüne geçerek gereksiz gerginlikler önlenmiş olur.
Psikolog Bekir Fehmi Örmeci
Paylaş