Paylaş
Birkaç gün sonra Engelliler Haftası başlıyor. Her yılın 10-16 mayıs tarihlerini içeren günler Engelliler Haftası'dır. Bu yılın Engelliler Haftası'na girerken tüm yasal mevzuatlarda yer alan “özürlü”, “sakat”, “çürük” sözcükleri yerine “engelli” sözcüğünün yer almasını sağlayan kanun yürürlüğe girdi.
Bundan böyle yaygın olarak kullanmamıza rağmen yasalarda geçerli olmayan "engelli" ibaresi artık yasallaşmış oldu. Sözbirliği etmesi bakımından önemli bir gelişmedir. Ancak engellilerimiz için yapılması gereken çok daha önemli şeyler var.
İnsan ihtiyaçları bireysel özelliklere göre farklılık gösterir. Bu farklılıkları dikkate almadan ihtiyaçların karşılanması olanaksızdır. Engelliler için de bu durum aynıdır. Her engel grubunun ihtiyaçları farklılık gösterdiği gibi, her engelli bireyin de ihtiyaçlarında farklılıklar vardır.
Öncelikle yaş faktörü ihtiyaçların farklılaşmasında önemli rol oynar. Erken çocukluk dönemindeki engellilerin en temel ihtiyacı “özel eğitimdir”. Özel eğitimin erken yaşlarda bu denli önemli olmasının nedenlerini daha önceki yazılarımda anlatmaya çalışmıştım. Üzerinde durmak istediğim konu “erken çocukluk döneminde yeterli özel eğitim” ihtiyacının karşılanıp karşılanamadığıdır.
Nasıl ki normal çocuklarımız gençlik yılları boyunca eğitiliyorsa, engelli çocuklarımızın da benzer şekilde eğitilmeleri gerekmektedir. Ancak erken çocukluk döneminde yeterli özel eğitim alamayan engelli çocuklarımız, yasal hakları olan “kaynaştırma” veya “birlikte” eğitimden yeterince yararlanamamaktadır. Temel öğrenme becerilerinden yoksun kalan engelli çocuklarımız normal sınıftaki eğitime uyum sağlamakta güçlük çekmektedir. Bu durum bugün için engelli çocukların en önemli sorunudur.
Destek eğitime devletin ayırdığı bütçe 2006 yılından itibaren önceki yıllara göre çok büyümüştür. Bu bütçenin büyümesi sonucunda önemli gelişmeler yaşanmış ve destek eğitim veren kurum sayısında ciddi bir artış olmuştur. Bu artış çok olumlu sayılabilecek gelişmeleri beraberinde getirmiştir. En önemli gelişme destek eğitime alınmayan engelli çocuk neredeyse kalmamıştır. Yaklaşık 250.000 engelli çocuğumuz bugün destek eğitimden yararlanmaktadır. 2006 öncesine göre bu rakam oldukça yüksektir. Daha önceleri kamuoyunu rahatsız eden “engelli çocuğunu zincirle bağladı”, “engelli çocuklar evde hapis yaşamı sürüyor” türünden haberlere artık rastlanmamsının nedeni bu gelişmelerdir.
2006 yılından itibaren destek eğitim bütçesi ülkemizin ekonomik gelişimine paralel bir artış göstermemiştir. Bütçedeki durgunluk destek özel eğitimin nitelik bakımından gelişmesini engellemektedir. Engelli çocuklarımızın erken yaşlarda ihtiyaç duydukları eğitim süreleri arttırılamamış ve geleceğe ilişkin olumlu gelişmelerin önü kesilmiştir.
Engelli çocuklarımızın temel ihtiyacı olan özel eğitimin istenilen düzeye getirilmesi için yeniden yapılanmaya ihtiyaç vardır. Dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip bir ülkede yaşıyorsak; engellilerimizi de buna yaraşır bir düzeyde kucaklamamız gerekir. Çeşitli bürokratik ön yargılarla bu çocuklarımızın haklarını geliştirmemek günümüz Türkiye’sine yakışmamaktadır.
Acil olarak destek eğitim sürelerinin arttırılması sağlanmalı ve bütçe buna göre düzenlenmelidir. Destek eğitim veren kurumların istismarı bahane olmaktan çıkarılmalıdır. Bunu sağlamanın yolu sıkı denetim ve sayısal verilerden daha çok niteliksel gelişmelere odaklanmaktan geçer.
Paylaş