Paylaş
Nişantaşı'nda bir kafede çalışıyoruz.
- Ben: lovır lateral cartilage rezektıd
- Kenny: No, Baris, nat rezektıd, resectıd
- Ben: Okey, ı did this mistake several times sorry
- Yes :) No problem
- Thank you
- Barış Çakır, after i read your book, i am looking at girls noses :)
Tam o sırada önümüzden bir kız geçti. Burun harika diye düşündüm. Gözünde kocaman bir güneş gözlüğü…
Bana dönü, biraz baktı, gülümsedi. Amanın, tanıdık, nereden tanıdık, adı neydi?
- Barış ne haber?
- Aaaa, kuzen
- Napıyorsunuz?
- İngilizce çalışıyoruz, Gelin bir kahve için
- Peki
Kuzen bizim ingilizce kitabı gördün mü? Kenny'e kitabı sesli okuyorum o düzeltiyor. Haftaya Paris'e gidiyorum. Burun estetiği kongresinde konuşmam var.
- Ay ne güzel
- Benim de fotoğrafım var mı?
- Bilmiyorum, keşke olsa ne kadar güzel olmuş burnun, kaç yıl oldu?
- 6 yıl oldu kuzen
- Barış, işte benim fotoğrafım burada
- Aha, vallahi varmış :)) Dur burnunun fotoğrafını çekeyim hemen, kitabı burnunun yanında tut :)
Bizim işin keyifli tarafı. Bir iş yapıyorsun, insanlar onu yüzünde ömrünün sonuna kadar taşıyor. Bir de güzel olduysa, bak burnununu yapmışım 3 yıl olmuş, 7 yıl olmuş diye arkadaşlarına gösteriyorsun.
- Fotoğraflar nerede mi?
- Instagrama koydum bile :) instagram: @bariscakir__
Paylaş