Paylaş
Evlilik; iki insanın hayatlarının her anını, birbirleriyle paylaşmak, ömür ortağı olmak, karşısındakine ruhunu ve en mahremini açmak motivasyonu üzerine temellenen, bireysel yaşamın en önemli unsurlarından biridir. Evlilik ister görücü usulüyle, ister çiftlerin kendi tercihleriyle gerçekleşsin bu bahsettiğimiz motivasyonlar olmadan, sağlıklı bir evlilikten bahsetmek çok da mümkün değildir.
Peki, madem evlilikler bu kadar güçlü motivasyonlar üzerine kuruluyor, ne oluyor da günümüzde boşanma oranı bu kadar artıyor?
Elbette ki boşanma oranının günümüzde oldukça yüksek olmasının pek çok nedeni var; aldatma, kültürel çatışma, gitgide tüketim toplumuna dönüşüyor olmamız ve ilişkileri de hızla tüketmemiz... Ama ben bugün size bu nedenlerden; “evlilik ilişkisinin bozulması” durumunu açıklayacağım.
Evlilikte ilişkiler birdenbire bozulmaz, yaşanan bu dejenerasyon kademe kademe gerçekleşir. Adımları ise;
1. Eleştiri
2. Savunmacılık
3. Hor görme
4. Muhalefet olma şeklindedir.
Birbirini beğenen, seven iki insanın arasındaki ilişkiyi besleyen pek çok temel yapı taşı vardır; aşk, sevgi ve romantizm bunlardan bazılarıdır. Bu maddelerin her birinin ilişki içinde üstlendiği bir misyonu, bir görevi vardır ve her biri, bir zincirin halkaları gibi birbirinin içine geçmiş şekilde koca bir sarmal oluşturur.
• Aşkın evlilik içindeki görevini, benzinin arabayı çalıştırmadaki işlevine benzetebiliriz. Nasıl ki benzinsiz bir arabanın gitmesi mümkün değilse, aşk olmayan bir ilişkinin sağlıklı ilerlemesi de mümkün değildir. Çünkü aşk, küçük hataların görülmesini engeller, ilişkideki tolerasyonu artırır.
• Sevgi ise bir binanın zeminine benzer. Yumuşak, balçık kıvamındaki bir zeminin üzerine koca bir bina nasıl inşa edilemezse, sevgi olmayan bir ilişkinin uzun yıllar sağlıkla yürümesi beklenemez.
• Romantizmi ise sönmekte olan bir ateşi körükleyen rüzgâra benzetebiliriz. Romantizmin ilişki içindeki görevi, sevgiyi ve aşkı canlı tutmaktır.
Günlük işlerin telaşı içinde ve bir de evlilik cüzdanının getirmiş olduğu rahatlık ve partneri kaybetme korkusunun da kaybolmuş olması nedeniyle, ilişkiler içinde romantizm çok ihmal edilebiliyor. Romantizm ihmal edilince, aşk yavaş yavaş azalıyor. Aşk azalınca da küçük hatalar ve kusurlar, daha fazla göze batmaya başlıyor ve gün yüzüne çıkıyor. Bu da haliyle; partneri ELEŞTİRME tepkisine dönüşüyor. Eleştirilen her insan SAVUNMAYA geçer ve saldırganlaşır. Bu insan olmanın doğasında vardır. Bu durumda siz de partneriniz tarafından eleştiriye maruz kalmış olursunuz. Karşılıklı ELEŞTİRİ ve SAVUNMACILIK gerçekleştikten sonra, çatışma bir adım öteye taşınır ve birbirini hor görme evresi başlar. Siz partnerinizi, partneriniz de sizi hor görürken sevgi, saygı ve aşk, yavaş yavaş terk eder ilişkinizi. Bu aşamadan sonra durum MUHALEFET OLMA evresine taşınır. Yapılan her hareket, karşınızdakinin size muhalefet olmasına, sizin de karşınızdakine muhalefet olmanıza neden olur ve ilişki tam bir kaosa dönüşür. Artık sağlıklı bir ilişkinin yerini çatışmalı, mutsuz ve kaotik bir ilişki almıştır.
Aslında atılacak birçok adım var ancak bunların en temelindekileri şöyle sıralayabiliriz:
1. Partnerinizi tüm olumlu ve olumsuz özellikleriyle olduğu gibi kabul etmelisiniz. Birini değiştirmeye çalışmanın, karşınızdaki için çok incitici, sizin için de çok yorucu olması kuvvetle muhtemeldir.
2. Yaşanan sorunlarda, karşınızdakini suçlamak yerine “Acaba bu durumda benim payım ne, bu durumun şu noktaya gelmesi için ben nasıl bir katkıda bulunmuş olabilirim?” şeklinde bir sorgulama yapmalısınız. Ortada bir sorun varsa, bu problemin ortaya çıkmasında ve beslenmesinde iki kaynak vardır; bu kaynaklardan biri partnerinizken, diğerinin siz olduğunu göz önünde bulundurmakta fayda var.
3. Dur-Düşün-Yap adımlarını kullanarak harekete geçmelisiniz. Fevri atılan bir adımın, sonradan pişmanlık getirmesi çok büyük bir ihtimal taşır. Bu sebeple, önce durup, sakinleşmek için kendinize fırsat verip daha sonra söylemek ya da yapmak istediğiniz şeyi göz önüne alıp “Bu bana yapılsaydı/söylenseydi ben nasıl hissederdim, nasıl tepki verirdim? Bu durumda bana nasıl yaklaşılsa hoşuma giderdi, nasıl yaklaşılırsa tepkiselleşirdim” şeklinde düşünüp, daha sonra harekete geçmek daha işlevsel olabilir.
4. İletişim kurarken, işlevsel iletişim ilkelerini dikkate alıp bunları temel almak gerekir.
5. Romantizmin ilişki içindeki önemini sürekli kendinize hatırlatmalısınız. Romantizm, illa pahalı hediyeler alarak, pahalı yerlerde yemek yemek anlamına gelmiyor. Romantizm, günlük rutinin dışında bir jest yapmak anlamını taşır. Küçük dokunuşlarla farklı duyguları harekete geçirebileceğinizi unutmayın.
Tüm bunları uyguladıktan sonra yine de ilişkinizdeki problemleri çözemediğinizi düşünüyorsanız; bir çift terapistinden destek almanız faydalı olabilir.
Paylaş