Paylaş
Bel ve boyun fıtığı ile ilgili yıllardır hastalara söylediğim tek bir neden var: Stres. Keyifliyken yaptığımız hiçbir hareket fıtıklaşmaya sebep olmazken; stresliyken, üzüntülüyken ya da bir şeye sinirlendiğimizde yaptığımız ufak bir hareket dahi bel veya boyun fıtığına yol açabilir.
Son yıllarda Avrupa ve Amerika’da yapılan araştırmalar stres ile fıtık arasındaki ilişkiyi ispat etti. Biz Türkler uzun yıllardır bunu zaten söylüyoruz, biz fıtığın stresten kaynaklandığını fıtık hastalığı bulunduğundan itibaren biliyoruz. Çünkü ne zaman birisi bizi sinirlendirse, üzse hemen aynı sözcükleri kullanırız: “Beni fıtık ettin!” Yaptığımız bir iş, bizi çok zorlasa yine aynı sözcükler dökülür dudaklarımızdan: Bu iş beni fıtık etti.
Fıtık, özellikle yaz tatillerinde ortaya çıkar. Tatil yerlerinde yaşımızı, başımızı unutur, garip garip sporlar yaparız, atlar zıplar top oynarız. Günlük yaşamda bizi zorlayacak, yarı yolda bırakacak hareketleri sürekli yaparız. Hiçbir şey de olmaz. Hatta kendimizi daha dinç, daha genç hissederiz. Ama ne zaman ki dönüş başlar, trafikte ya da havaalanında bir sorun yaşarız, ufacık bir bavulu kaldırmak bile bizim fıtık olmamıza sebep olur. Bazen kıpırdayamaz hale gelir, tutulur kalırız.
Özellikle hassas, üzüntüsünü içine atan kişiler daha büyük risk altında! İçe atılan üzüntü birikime neden olur ve sonra tıpkı patlayan bir bomba gibi aniden ortaya çıkar. Bu patlayan bombanın bel veya boyun fıtığına dönüşmesi hafif bir şeydir, beyin kanaması ya da kalp krizi şeklinde açığa vurması çok daha tehlikeli durumlardır.
Peki çare ne, stresten nasıl kaçabilir, üzüntüye nasıl engel olabilir ya da strese girilse bile fıtık olmaktan nasıl korunabiliriz?
Paylaş