Çocuklar 2 yaşından itibaren “birey” olma yolunda adım atmaya başlarlar. Bu adımları atarken bağımsızlıklarını ispatlamak, artık büyüdüklerini, bebeklikten çıkmaya başladıklarını etrafındakilere kanıtlamak isterler. Bunu kanıtlamak öyle kolay değildir onlar için. Çünkü aslında çocuklar büyürken bir yandan çelişkiler de yaşarlar kendi içlerinde Zaman zaman gerginleşirler ve inatlaşmalarla, tutturmalarla hatta çoğu zaman öfke nöbetleri ve ağlama krizleri ile gerginliklerini dışarıya yansıtırlar. Özellikle 3-6 yaş döneminde gözlemlediğimiz bu davranışlar aslında gelişimin normal bir parçasıdır.
Haberin Devamı
Ebeveynler sınırları net bir şekilde çizerek çocuğa bağımsızlığını kanıtlayabilme fırsatı verirse çocuk kendini daha huzurlu ve güvende hissedecektir. Dolayısıyla bu davranışlar krize dönüşmeden yaşanacak ve çocuk için sağlıklı bir gelişim tamamlanacaktır.
Bu dönemde; dışarıya çıkma, istediği bir oyuncağın alınması, parktan eve gelmek istememe gibi durumlarla çok sık karşılaşan ebeveynler çocuklarının bu tutumları karşısında kendilerini çaresiz hissedebilirler. Çoğu zaman da bu gibi durumlarla nasıl baş etmeleri gerektiğini bilmedikleri için “tutturma” davranışına karşı kısa vadeli rahatlatıcı çözümler bularak durumu geçiştirmeye ve sadece o an krizi çözmeye odaklanırlar. Ancak ebeveynlerin kısa vadede sorunu çözmek adına çocuğun istediğini elde etmesine izin vermesi ya da tutarsız tavırlar sergilenmesi çocuğun “tutturma”, “ağlama” krizlerinin pekişmesine hatta alışkanlık haline dönüşmesine neden olur. Dolayısıyla da çocuğun ruhsal gelişimi zarar görür.
Haberin Devamı
Çocukların her yaş döneminde kurallara ve sınırlandırılmaya ihtiyacı vardır. Kural ve sınırların olması çocuğun kişilik gelişimine katkıda bulunur, onu dış dünyaya, farklı ortamlara hazırlar. Çünkü dışarıda, kreşte, yuvada ve okulda uyulması gereken kurallar ve sınırlar vardır. Bu disiplin çocuğa ebeveyn tarafından erken yaşlarda verilirse çocuk içinde bulanacağı sosyal ortamlarda kendisini rahat ve güvende hisseder. Bu rahatlık ve güvenlik hissi çocuğun farklı ortamlara uyumunu kolaylaştırır.
Okul öncesi dönemdeki çocuklar her ne kadar birey olma yolunda ilerleselerde, bu sınırları kendi başlarına belirleyebilecek ve yönetebilecek olgunlukta değildirler. Bu nedenle, çocuk ruhsal gelişiminin temellerinin atıldığı ilk dönemlerini tamamlayana kadar onlara sınır ve kural koyan, çeşitli düzenlemelerle hayatlarını güvenli hale getiren ebeveynlerin varlığına ihtiyaç duyar.
Haberin Devamı
KURAL VE SINIRLARI ÖNCEDEN BELİRLEYİN, TUTARLI OLUN VE ÇOCUĞUNUZU DİNLEYİN
Ebeveynlerin sınırları korumak ve istenmeyen davranışların önüne geçmek için dikkat etmeleri gereken bazı noktalar vardır. Çocuğunuzla kural ve sınırları önceden belirlemeli ve bunları belirlerken:
Neyin “yapılmaması” gerektiğini değil neyin “yapılması” gerektiğini anlatın. Olumlu bir dille konuşmak çocuğun da kurala uyma isteğini artırıp onu motive edecektir. Sizi de sürekli engelleyen, sınırlayan, kızan ebeveyn konumundan kurtaracaktır.
Tutarlı olun. Yapılması istenilen davranışa anne‐baba olarak birlikte karar verin ve tutarlı bir şekilde uygulayın. Eğer bir kural bazen kesin uygulanılıyor bazen esnetilebiliyorsa bu çocuk için kafa karıştırıcı bir mesaja dönüşür. Bu durum ebeveynin kararlılığını zedelediği gibi kural‐sınır koymayı genel anlamda da güçleştirir.
Onu önceden hazırlayın. Alışverişe çıkmadan ya da misafirliğe, markete, parka gitmeden önce çocuğa konuşulan kuralları tekrar hatırlatmak olası krizleri engelleyebilir. Bunu ona sürekli uyarı vererek söylemek yerine, kendisinin söylemesini isteyin. Bu çocuğun davranışı içselleştirmesini ve benimsemesini kolaylaştıracaktır.
Olumlu davranışı ödüllendirin. Çocuğunuzu kurallara uyduğu durumlarda sözel olarak ya da küçük ödüllerle ödüllendirin. Bu çocuğun motivasyonunu artıracaktır.
Model olun. Uygulanan kural ve yasakların inandırıcı olması için anne‐babanın da bunlara uyuyor olması ve bu noktada çocuğa örnek oluşturması çok önemlidir.
Kriz anlarında sakinliğinizi koruyun. Çocuğunuz koyulan kurallara rağmen, yine bir tutturma davranışı sergilediğinde sizin soğukkanlı olmanız ve sakin davranmanız önemlidir. Ağlamasını ya da öfkesini gidermek için istediğini yapmak yerine; onu sakinleştirip ya da sakinleşmesini bekleyip onunla konuşun. Duygusunu anladığınızı ifade edin, ağladığında ya da bağırdığında “onu anlamanızın zorlaştığını ve bu şekilde davrandığında istediği şeyi gerçekleştirmenizin mümkün olmadığını” sakin bir şekilde anlatın. Sizin sakinliğiniz çocuğunuza geçecektir ve anlaşıldığını hisseden çocuk daha kolay sakinleşir.
Kararlı olduğunuzu hissettirin. İstenilen davranışı anlatırken “lütfen, rica etsem, yalvarırım” gibi söylemler yerine, kararlı ancak sert olmayan bir ses tonu ile “......yapmanı bekliyorum” deyin. Böylece çocuğunuz sizin kararlı ve net olduğunuzu görecektir.
Çocuğunuzu dinleyin. Kural koyarken ya da bir davranışın yapılmasını isterken çocuğunuzun da fikrini almanız, onunla konuşmanız ve onu gerçekten dinlemeniz istenilen uygulamaların benimsenmesi için oldukça önemlidir.